HAYAT SERMAYESİ - Kur'ân-ı Kerîm Müslümanlara Rehberlik Ediyor mu?

Dr. Hüseyin Emin Sert
 

Kitap okunup, anlaşılmak ve hayatta tatbik edilmek içindir.

Kur’ân-ı Kerim, Müslümanların birinci derece kaynağı ve hayat rehberidir. Onu anlayarak okuyabilmek kadar müslümana haz ve huzur verecek bir başka şey yoktur. Ama bu nimet maalesef çoklarımıza nasip olmamaktadır. Hatta bırakınız manasını anlamayı, çoğu müslümanlar Kur’ân’ın lafzını okumasını dahi bilmemektedir. Çokları bunu öğrenilemeyecek kadar zor bir şey zannederler. Aslında 28 harf ve 5 işareti öğrenebilenler, Kuranı Kerimi okuyabilirler. Ama işin garip tarafı kitabını dahi okuyamayanların, hadis, fıkıh, hatta ilmihal bilgilerinden mahrum kişilerin tartıştıkları bazı dini meselelere bir dikkat etseniz o kadar üst seviyeli meseleler ki hayrat edersiniz. Temeli olmadan dikilmeye çalışılan gökdelenler de çoğu defa yapmaya çalışanların üstüne yıkılabilmektedir.

 Evet! Kur’ân, inananlara hayat kitabı ve rehber olmak üzere indirilmiştir. Peygamberimiz ve onun varisi alimler, insanları Kur’an nuruyla "karanlıklardan aydınlığa" çıkarmaya çalışırken Allah'a nasıl kulluk edeceklerini, O'nun rızasını nasıl arayacaklarını açıklamaya çalışırlar. İlim talep etmek kadın erkek herkese farzdır ve bu beşikten mezara devam etmesi gereken bir süreci kapsar. Cehalet öğrenme ihtiyacının bittiği noktada başlar. İlimsiz düşünce ve fikir üretmeye kalkmak gece karanlığında farsız arabayla yola gitmeye çalışmak gibidir. Kuran'ın ne amaçla indirildiğini ayetler şöyle açıklıyor: “(Bu Kur'an), Rablerinin izniyle insanları karanlıklardan aydınlığa, yani her şeye galip (ve) övgüye lâyık olan Allah'ın yoluna çıkarman için sana indirdiğimiz bir kitaptır” (İbrahim, 14/1). “(Kuran) Temiz akıl sahipleri için bir hidayet rehberi ve bir zikirdir” (Mümin, 40/54). "Rehber" olma özelliği, müminin karşılaşacağı olaylarla ilgili özlü bilgileri aktarmayı da içerir. Kuran, müminin tüm hayatını nasıl yaşayacağını, ibadet ve muamelelerini nasıl yapacağını açıklar.

Okuyup anlayabilenler için kesintisiz uyarı Kur'ân-ı Kerim, insanları kendisine yönelttiği yolun, fikirsel yollardan biri olduğunu hatırlatıyor ve şöyle buyuruyor: "Gerçekten bu Kur'ân en doğruya iletir." (İsrâ, 9) Yani, Kur'ân en doğru hayat sistemine yönteme yöneltir. Her hâlukârda Kur'ân'ın öngördüğü yol, dinamik bir yoldur; bunun en doğru olması, izlenilen düşünce yönteminin en doğru olmasına bağlıdır.

Kur’ân, İmar ve nizamı sağlaması için "insan" denen varlığı bu dünyaya gönderen Allah azze ve celle, evrensel birlik ve düzeni tesis için gerekli kuralları, yazılı ve sözlü vahiyle peygamberleri vasıtasıyla sürekli olarak insanoğluna bildirmiştir. İlk yaratılan insan Âdem (aleyhisselâm)'dan son peygamber Hz. Muhammed (sallallahu aleyhi ve sellem) Efendimiz'e kadar gönderilmiş ilâhi mesajların özünde bir farklılık yoktur; tümünde tevhid (birlik) vardır. Sadece, insanların yaşadığı dönemlerdeki ihtiyaç ve anlayışları ölçüsünde bu vahiy yenilenmiştir.

Son Nebi'yle kemale erdirilmiş mükemmel Din İslâm’ın kitabı Kur'ân, cihanşümul olması hasebiyle bütün zaman ve mekânlara aittir. O, müfessirinden fakîhine, sosyologundan psikologuna, mutasavvıfından filozofuna, fizikçisinden kimyacısına, herkese, her asırda ve her tabaka ve seviyede ders verir; Kur'ân'i, O'nda kendini arayarak okuyan insan, "Kur'ân bana hitab ediyor, bana beni anlatıyor" der. Bir de O'nu gırtlağından aşağı indirerek okuyabilirse, iste o zaman başına gelmiş gelecek her şeyi, hayatındaki zikzaklarını, karanlık aydınlık bütün hallerini ve hastalıklarını O'nda keşfeder ve dertlerine deva, hastalıklarına şifa olacak çareleri de bulabilir. Kurân’da nefis terbiyesi, ruh ve kalb temizliği, vicdan muhasebesi, aile idâresi, çocuk terbiyesi, içtimai münasebetler, âdâb-i muaşeret kaideleri, ahlâkî mes'eleler, hukuk, iktisat, muamelât, gibi konular vardır.

Müminin ibadetleri iki türlüdür: Namaz, oruç gibi doğrudan Allah'a karşı yapılan ibadetler ve "iyiliği emredip-kötülüğü engellemek" olarak özetlenebilecek olan ve toplum hayatının tamamını içeren ibadetler. Ve maalesef bu ikinci kısım ihmal edildiğnden Müslümanların başındaki sıkıntılar eksik olmamaktadır. Bu yüzden Kuran, mümine, "iyiliği emredip, kötülükten sakındırırken" yani dini anlatırken ve dinin düşmanlarına karşı mücadele ederken ne gibi yöntemler izlemesi gerektiğini anlatır. Bunun yanında, ne tür insanlarla karşılaşabileceğini ve onlara nasıl davranması gerektiği noktasında ip uçları verir.

Kuran'ın, kendisini rehber edinen müminlere, Allah'a yakınlaşma ve Allah yolunda mücadele için girişecekleri çabada yardımcı olmak üzere psikolojik ve sosyolojik destek verir. Bu bilgilerin, ne kadar özlü ve doğru olduğunu, müminler, yaşadıkları tecrübelerden bilirler. Kuran aynı şekilde, "yeryüzünün halifesi" gibi bir misyon da yüklenmiş olan müminlere çeşitli bilgiler verir. Etkin "güç odakları"nın özelliklerine işaret eder. Müslümanlara kimin düşmanlık besleyeceğini bildirir. Dünyadaki bozgunculuğun ardında ne gibi unsurların var olduğuna işaret eder. Kuran bu bilgileri, müminlere "rehberlik" etmek için vermektedir. Aynı şey, Kuran'ın verdiği tarihsel bilgiler için de geçerlidir: İnsanlık tarihi elbette Kuran'dan öğrenilmez ama Kuran, tarihin en önemli anahtarlarını vermekte, müminlerle dine düşman olanlar arasındaki mücadelenin tarihteki yerinden bahsetmektedir.

Aynı kıstas, kuşkusuz bilim için de geçerlidir: Bilim, araştırma ve deney sonuçlarından elde edilir. Bu zaten, Allah'ın "yerde ve gökte"ki ayetlerinin incelenmesi için verilen Kuran emrinin de bir gereğidir. Ama Kuran'dan kimya formülleri çıkarmaya çalışmak kuşkusuz hata olacaktır. Kimya formülleri, müminin "ibadetleri" açısından doğrudan bir önem taşımamaktadır ki, Kuran'da açıklansın. Bunu araştırmak kimyacıların işidir. Ve kuşkusuz gereklidir, ama laboratuarda yapılacaktır.

Bunun yanında, Kuran ayetleri gerçekten de bazı bilimsel gerçeklere değinir. Çünkü mümin, nasıl bir "siyaset bilimcisi" olmasa da girişeceği çaba nedeniyle politik ortamı bilmesi gerekiyorsa; "bilim adamı" olmak zorunda olmasa da, Allah'ın yarattıklarını tanıma açısından bilime aşina olmalıdır. Bu nedenle Kuran, evrenin yaratılışı, insanın doğumu, atmosferin yapısı gibi bazı konularda temel bilgiler verir. Bu konularda verilen bilgilerin, modern bilimin son bulgularıyla uyum içinde olması ise, Kuran'ın "insan yazması" olmadığını bir kez daha ortaya koyması açısından önem taşımaktadır.

Anlatılmaya çalışıldığı şekilde, biz Kur’an’dan haberdar mıyız? İslamın kitabı gerçekten Müslümanlara rehberlik ediyor mu? Bu soruların cevabını siz aziz okuyucularımıza bırakıyorum. Sağlık ve afiyet üzere olasınız.

 

 
 
Elâzığ - 18.09.2007