Karıkocalara Kısacık Tavsiyeler

Prof.Dr. M.Kerem Doksat
 

Ey kocalar, hemen bütün primatlar gibi, Y kromozomunuzun getirdiği bir çok-eşlilik ve her dişiyi dölleyip hareminize katma eğiliminiz var; bunu da destekleyen evrimsel antisosyal davranış portföyünüz: Kavgacılık, öteki üzerindeki mülkiyet hissi ve rekabet… Siz alfa dominantsınız.

İster gözünüz çöplükte kalmış olsun, ister olmasın, fark etmez. Karınızı aldatmayın. Çünkü kadın mutlaka anlar; sezinler, sezer veya bir şeyle… Ama anlar. Anlayınca da gönül kâsesi kırılır. O kâseyi daha ne kadar yapıştırmaya kalksanız da olmaz, eskisi gibi sağlam ve sızdırmaz vasfına kavuşamaz. Doğum gününü, nişanlanma ve evlilik yıldönümlerini, hâttâ ilk kesiştiğiniz ve öpüştüğünüz günleri filân mutlaka hatırlayıp karınca kararınca bir güzellik yapın.

Arada bir ufak hediyeler, sürpriz romanslar onu size iyice bağlayacaktır. Cinsel hayatınızda “önce o, sonra ben” veya “ikimiz” modeline önem verin. Espri için dahi başka güzel kadınlarla mukayese etmeyin. Sabah dişinizi yıkayın, duşunuzu yapın ve en azından kökü kokmayın. Erkeğe yakışır diye, bizde böyle diye karınızın yanında gaz çıkarmayın. Öfkenize dâima hâkim olun, karınız sizin boks torbanız değildir!

Unutmayın ki, kadın, eskittiği erkeği sever…

***

Ey karılar, hemen bütün primatlar gibi, X kromozomunuzun getirdiği bir fırsatını bulursa kaçamak yapma ve her erkeğe mavi boncuk dağıtıp tâlipleriniz arasına katma eğiliminiz var; bunu da destekleyen evrimsel histriyonik davranış portföyünüz: Birbirine düşürücülük, öteki üzerindeki mülkiyet hissi ve rekabet… Siz çaktırmadan alfa dominantsınız ve bu sâdece insan türüne özgü… Akıllı kadın kocasına bir şeyi çaktırmadan yaptırıp sonra da ona hayranlık gösterisi yapandır. Bu riya değil, akıllılıktır ve inanın ki misliyle geri-dönüş alıp sevinirsiniz.

İster gözünüz çöplükte kalmış olsun, ister olmasın, fark etmez. Kocanızı aldatmayın. Çünkü erkek kolay kolay uyanmaz… Ama bir gün gelir, anlar. Anlayınca da gönül kâsesi kırılır. O kâseyi daha ne kadar yapıştırmaya kalksanız da olmaz, eskisi gibi sağlam ve sızdırmaz vasfına kavuşamaz. Ayrıca, kafanızı da kırabilir! Doğum gününü, nişanlanma ve evlilik yıldönümlerini, hâttâ ilk kesiştiğiniz ve öpüştüğünüz günleri filân mutlaka hatırlayıp karınca kararınca bir güzellik yapın ama karşılığını bulamazsanız sâdece hissettirin, yoksa da küsüp bozum olmayın.

Arada bir ufak hediyeler, sürpriz romanslar, “kocasının orospusu olmak” onu size iyice bağlayacaktır. Cinsel hayatınızda “önce o, sonra ben” veya “ikimiz” modeline önem verin. Espri için dahi başka heriflerle mukayese etmeyin; hiçbir erkek buna tahammül edemez. Sabah dişinizi yıkayın, duşunuzu yapın ve güzel kokun. Öfkenize dâima hâkim olun, asla küsüp surat asmayın ve onu herhangi bir şey için cezalandırmak amacıyla “vermemek” yoluna tenezzül etmeyin.

***

Ey karıkocalar, evlilik iyi günde kötü günde beraberliktir ama muhatabınız da asla ağlama duvarı değildir. Bırakın bâzı şeyler sizinle yaşlansın ve mezara gitsin. Ama, ne olursa olsun, saygıyı kaybetmeyin. Birbirlerinizin farklı yönlerine de, benimsemeseniz dahi, tahammül edin; göreceksiniz ki zamanla otomatiğe geçer… Sâdece ikinizin olacağı özel günler veya anlar yaratın, hiç olmazsa birkaç haftada bir… Sevgi pekiştirilmeyi ister; esirgemeyin…

Ebeveynlerinize sevgi ve saygıyı esirgemeyin. Onlara mutlaka iyi ve gönül alıcı davranın. Hele yaşlılarınız ne derlerse desinler, ne yaparlarsa yapsınlar “eyvallah” deyin. Onlar misafirdir, yarın gittiklerinde gözleriniz pişmanlıkla değil, sevgiyle dolsun.

Çocuklarınıza iyi örnek olmaya çalışın. Yanlarında birbirinizi kırmayın ve öfkelerinizin telefonu olarak onları sakın ha kullanmayın. Onlara ne maddî ne de manevî anlamda asla vurmayın. Onlar da misafir, kaçınılmaz olarak kendi yuvalarını kurmak üzere bir gün gidecekler. Öyle izler bırakın ki beyinlerinde, sizi yaşlılık ve düşkünlük günlerinizde cân-ı yürekten, sevgiyle arasınlar, vazifeten değil. Ama bunu onlardan bilhassa beklemeyin. İlgi göstermezlerse de küsmeyin. İyi ebeveyn olmak, fâizi olmayan bir yatırımdır ve her zaman ektiğini biçemeyebilir insan… Onun için, birbirinizin ve dostlarınızın kıymetini iyi bilin.

Son olarak da… Yaşlılık ve düşkünlük zamanlarınız için önceden hazırlık yapın. Yapın ki bu dünyadan göçerken kimseye “ah” da, “minnet” de etmeyin. O günler geldiğinde, yetîm-i akran olduğunuzda, gene siz ikiniz kalacaksınız.

Sevin, sayın, kollayın birbirinizi.

Öyle olun ki, gidiverdiğinizde sizi güzellikle yâd edecek en az bir kişi olsun bâki kalan.

Gerisi boş lâf…

 
 

 

 

İstanbul - İstinye - 28.07.2010
Prof.Dr. M.Kerem Doksat
http://sufizmveinsan.com
doksat@superonline.com