Japonya'da Deprem
Dr. Turhan Doğan
 

Beş yıl yaşadığım ve depreme yönelik jeokimyasal çalışmalar yaptığım Japoya’dan şiddetli bir deprem haberiyle uyandım bu sabah. Yüzyılın en büyük depremlerinden biri olduğu anlaşılıyordu. Hemen Tokyo’daki dostlarıma telefon açtım fakat telefonlar aşırı yoğunlık sebebiyle devre dışı kalmıştı. Depremden hemen sonra bazı arkadaşlarımdan e-posta gönderilmişti. Elektriğin kesildiğini söylemişlerdi.

Avrupa uydusundaki Japon televizyon kanalını açtım. Japonya’dan canlı yayınla olayları aktarıyordu. Önce büyüklüğü rihter ölçeğine göre 7.9 açıklanan deprem ilerleyen dakikalarda 8.9 olarak düzeltildi. Japon deprem ölçeğine göre (şindo) ise 7 olarak açıklanmıştı. Japon ölçeği depremin şiddeti hakkında daha doğru bir bilgi vermektedir. Çünkü rihter ölçeğinde büyüklüğü 7 olan depremler farklı şiddetler yani yıkıcı etkiler yaratır. Halbuki şindo birimi yıkıcı etki hakkında daha iyi bir fikir verir. Dünya üzeri tabakalardan oluşmuştur ve Japonya 4 tabakanın birleşim yeri olan çoğu volkanik adalardan oluşmuş bir yerdir. Böyle bir konumda 9 şiddetine yakın depremler beklemek gerekir. Bu büyüklükte depremler dalma batma zonu denen, kaba tabirler tabakaların birbirinin üstüne bindiği;dünyanın yüzeyinin dikiş bölgeleride diyebiliriz. Devamlı aktif olan bu bölgeler daha sık ve daha büyük depremler üretir. Okyanus tabanında oluşan bu depremler tsunami üretir. (Türkçemize tusunami olarak giren bu kelimenin orjinali tsunamidir. Peltek t ile tsu olarak okunur.) Japonya’nın tarihinde birçok tsunami ile kıyı kesimlerinin yıkıldığı kaydedilmiştir. En Büyük tapınaklardan Kamakura’daki tapınakta bulunan Buda heykelininde geçmişte bir bina içinde olduğu ve tsunami ile ahşap binanın yıkıldığı tahmin edilmektedir.

Bu sabah (Japonya saatiyle öğleden sonra) meydana gelen deprem ile Japon devlet televizyonu hemen yayınına başlamış ve dakikalar içinde deprem hakkında bilgiler halka verilmeye başlamış ve tsunami alarmı ve tsunaminin vuracağı sahil kesimleri, tsunamide oluşan denizden gelecek su dalgalarının yükseklikleri tahminen verilmeye başlanmıştır. Bu yıkıcı dalgaların bazı bölgelerde on metreye ulaşacağı tahmin edilmekte idi.

Bir bilgi toplumu olan japonyada bu kadar kısa sürede bu bilgilerinin devlet televizyonundan halk ile paylaşılması oldukça ciddi bir altyapı gerektirmektedir.

Yıllarca bugün için hazırlanan bilgi aktarımına yönelik altyapı ile birçok can kaybının önüne geçilmektedir. Özellikle tsunaminin sahil kesimlerine ulaşmasının dakikalar bazen saatler alması sebebiyle insanlara o bölgeden uzaklaşma için vakit vermektedir. Bu da belli ölçüde mal ve can kaybını önlemektedir.

Bu sefer depremin en çok etkilendiği bölge Miyagi bölgesidir. Aslında burası Türklerin Japonya’da tanınması açısından en önemli yerlerden biridir. 2002 yılındaki dünya kupasında Milli takımımız Miyagi Stadında Japonya’yı yenmiştir. Bu  maç bizim için çok önemli olmasada Japonların evinde düzenlenen ve çok umutlandıkları bir dünya kupası maçında pekte aşina olmadıkları bir takıma yenilmeleri kelimenin tam anlamıyla 7’den 70’e herkesin hafızasına Türk kelimesini kazıdı.

Japonya’da yaşayınca konunun uzmanı olmasanız bile deprem konusunda bilgi ve kültürünüz oldukça gelişir. Çünkü okullarda, yolda, televizyonda her yerde deprem ile ilgili bilgi sahibi olursunuz. Örneğin, yollarda depremde kullanılacak yollar olarak işaretler, belediye binasının girişinde deprem çantası ve muhtelif broşürler ile tnıtılmaktadır. Zaman zaman belediyeden gelen yetkililer deprem sırasında yapılacaklar konusunda bilgiler verir. Örneğin ilk toplanma bölgesi ve afet durumunda geçici olarak barınacak yer konusunda bilgiler verir. Genelde her okulda kapalı spor salonu bulunur ve bu salonlar afet anında geçici barınma için kullanılır.

Halk buralarda toplanacağı için afette toplulukların yaşamsal ihtiyaçlarını karşılaması kolaylaştırılır.

Japonyada elektrik nükleer santralleden üretildiğinden büyük depremlerde nükleer santraller güvenlik amaçlı kapatılacağından sallantılar durana kadar tedbir amaçlı bir çok santralin güvenlik amaçlı durdurulur. Çünkü fay hatları üzerine yapılan nükleer santraller bile bulunmaktadır. Bu santraller yıkıcı olmayan depremlerde santraller sallantıyı tolere edicek şekilde yapılmıştır. Fakat yıkıcı depremlerde durum farklıdır. Japonya her ne kadar depreme hazırlıklı olsada bugünkü deprem şiddetindeki depremler afet durumu oluşturur. Bu duruma bir de nükleer sızıntının eklenmesini önlemek için ilk alınan tedbirlerden biri nükleer santrallerin güvenliğinin sağlanmasıdır.

Japonya’da 11 Mart 20011 yerel saat ile 14:46′ta meydana gelen deprem ile ilgili gerçekler;

Japonya’da bilinen son bin yılın en büyük depremi meydana gelmiştir. Japon yetkililer depremin büyüklüğünü Rihter ölçeğine göre 9 olarak düzeltmişerdir. 9 büyüklüğündeki depremi, aynı bölgede 7 büyüklüğünde 3 büyük deprem takip etmiştir. Çok sayıda irili ufaklı sarsıntı uzun süre devam etmiştir.  Ayrıca aynı gün akşam saatlerinde Nagano Bölgesini 7 büyüklüğünde bir deprem sarsmıştır. 9 büyüklüğünde sarsıntının insanları etkilediği alan 500km‘yi geçmiştir.

Sarsıntının ve tsunaminin etkilerinden çok az etkilenen Başkent Tokyo’da hayat durma noktasına gelmiştir. Tokyo Japonya’nın ve Asya’nın en önemli kentlerinden biridir. Siyasetin, ticaretin merkezidir. Çevresi ile birlikte yaklaşık 25 milyona ulaşan nufüs çok dar bir alandadır. Japonya’da nüfusun en yoğun ve insan hareketlerinin en fazla olduğu bölgedir. Ulaşımın elektrikli tren ve metrolar ile gerçekleştiği Tokyo ve çevresinde bu trenler ile günde 10 milyondan fazla insan hareketi söz konusudur.

Tokyo’da depremin sebep olduğu can ve mal kaybı çok azdır fakat hayat durma noktasına gelmiştir. Çünkü Tokyo’ya elektrik sağlayan nükleer santraller deprem bölgesindedir. Bu santraller depremin etkisi ile zarar görmüş ve güvenlik amacı ile eletirik üretimi bazı santrallerde durdurulmuştur. Bu sebeple Tokyonun elektrik üretimi ve dağıtımını yapan TEPCO (Tokyo Elektrik Güç Şirketi) kurulduğu 1951 yılından itibaren ilk defa Tokyo’da elektrik kesintisine gitmiştir. Elektrik kesintisi için Tokyo’yu 5 bölgeye ayran TEPCO düzenli elektrik kesintisi yapacağını duyurmuştur.

Tokyo merkeze insanları taşıyan banliyö tren hatlarının seferleri iptal edilmiştir. Tren şirketleri yeni tariflerini halka duyurmuştur. Depremin olduğu gün elektriğin kesildiği Tokyo’da trenler durmuş ve halk işten eve yürüyerek dönmüştür. Arkadaşlarımdan gelen mesajlarda 7 saat yürüyerek gece 5′te evine varanların olduğunu bildiren oldu.  Bu sebepler okullar halka çılmış ve uzun yürüyüş sırasıda yorulan halkın oturup soluklanması su içmesi ve deprem paketlerinden yararlanması sağlanmıştır. 14 Mart itibariyle Tokyo’da hayat hala durma noktasındadır. Birçok kişi işe gidememiştir.

Deprem Bölgesi ise zaten televizyonlardan canlı olarak izlediğimiz kadarıyla adeta kıyameti yaşamaktadır. Mal ve can kaybı çok büyüktür. Depremin üstünden 3 gün geçmesine rağmen can kaybı konusunda tahmin bile yapılamamaktadır. Can kayıpların büyük çoğunluğunun ise tsunami dev dalgalrından olduğu kesindir. Deprem ile oluşan sallantı ile evler yıkılmamış ise de tsunami ile yerlerinden sökülmüş ve sürüklenmiştir.

Depremin olduğu sırada (geçen cuma günü Türkiye saati ile 7:46′da) bende işe gitmek üzere çıkarken tesadüf Japon televizyonuna gözüm takıldı. Avrupa’ya yayın yapan Japon Televizyonu Tokyo stüdyolarından canlı yayına geçti ve Japonya’yı 8.4 büyüklüğünde depremin vurduğunu anında duyurdu. Daha 1-2 dakika olmuştu ki tsunami alarmı verildi ve 3. dakikada hangi bögelerin depremden etkilendiği ve tsunaminin hangi kıyıları kaç metre vuracağı tahminleri televizyonda verilmeye başlandı. Dakikalar ilerledikçe tsunami tahminleri güncellendi. Ben evden çıktığımda ilk canlı tsunami görüntüleri televizyondan verilirken en büyük dev dalganın 10 metreye ulaşılacağı ve hangi bölgeyi vuracağı tahmin edilmişti.

Gerek deprem gerekse tsunami erken uyarı sistemleri ile yapılacak herşeyi yaptı Japonya. Öyleki bunu ben bizzat İstanbul’daki evimde Japon televizyonundan takip edebilecek kadar. Gerisini siz düşünün. Fakat bu doğa felaketinin boyutları o kadar büyük ki dünyanın başka bir yerinde olsa bu felketin zararlarının 10 katı 20 katı olacağına hiç şüphe yok. Örneğin Sumatra’da 200bin kişinin yaşamını kaybettiğinin ve felaketin boyutlarını hatırlayın.

Durum böyle olmasına rağmen, ”Japonların erken uyarı sistemi çalışmamış diye televizyona çıkan, bıyık altından gülen, böyle bir felaketi idrak edememiş, fay aşağı fay yukarı diye (!! dalma batma zonunu karasal fay ile açıklayan!!) bazı akedemisyen etiketli deprem uzmanı (felaket tellalı!!!) şahısları kınıyorum.

 

 

 
 
Dr. Turhan Doğan
Gebze
- 17.03.2011
turhan-sufizmveinsan@hotmail.com
http://sufizmveinsan.com