Halife Ömer, Muaviye ve Gazze’deki Şehit Bebekler
Bilal Atış
 
 

İsrail Gazze’yi bombalamaya devam ediyor. Üç devletin hakkından altı günde gelmişlerdi oysa.1967 senesinde üç Arap devletini altı günde tepelemişti. Bu satırların kaleme alındığı tarih itibariyle on dokuz gün geride kaldı ama Gazze direniyor. Bebekler direniyor. Hanzala kanının son damlasına kadar direnecek.

Arap devletlerinin bir müşterek noktasını gördüm bu direnişte. Araplar ortak kararda birlik olamama noktasında birlikler. Çok güzel bölmüş bölen. Gazze katliamı bana çok şeyler düşündürdü. Ciğerim yandı. Yüreğim daraldı. Gazze’de bir şeyler yolunda gidene kadar iyi olamayacağım. Nasılsın diye soranlara iyiyim demeyeceğim. Gazze’de top sesleri durana kadar, yeniden sokaklarda çocuk sesleri duyulana kadar iyiyim demeyeceğim.

Gazze soykırımı bize çok şeyler kazandırıyor. Gazze’de her ölen canlı, bir müminin yüreğinin dirilmesine sebep oluyor. Her şehit bir lale oluyor yüreklerimizde .Ümmetin üzerine dökülen ölü toprakları Gazze’ye atılan bombalarla silkeleniyor. İsrail Gazze’yi öldürürken tüm bir ümmeti uyandırıyor farkına varmadan. Her şerde bir hayır murat etmiş Mevla. Keşke Gazze hiç yara almasaydı da biz Gazze’ye bombalar düşmeden uyandırsaydık içimizde uyuyan iman ateşini. Gazze’de bebekler şehit olmadan biz yüreklerimizdeki gafleti parçalayıp atabilseydik. Keşkelerin sonu gelmiyor ve İsrail saldırılarının da sonu geleceğe benzemiyor. Vadedilmiş topraklara erişinceye kadar. Bölgede bir tane Arap, Türk ve Kürt müslüman kalmayıncaya kadar.

Gördük ki, İsrail denilen işgal devletinin pek bir gücü yok. 2006 da Lübnan direnişi ile perişan oldu. şimdi ise Gazze’de yirmi gündür hedefine ulaşamıyor. Anladım ki, İsrail’in gücü Müslüman devletlerin parça parça olmasından kaynaklanıyor. Müslümanlar arasına sokulan ayrılık tohumları hep İsrail ve işbirlikçilerinin işine yarıyor. Ne zamandan beri; Sakife’den beri, Cemel’den beri, Muaviye’den beri. Kerbela’dan beri. Müslümanlar birbirine kılıç çektikleri ilk günden beri ayrılık facia getirdi ve bundan kazançlı çıkanlar hep İslam düşmanları oldu.Gizli ya da aşikar İslam’a diş bileyenler bu ayrılıkları hep körükledi. Aradan geçen on dört asırda bile bu ayrılıklara sebebiyet verenler değil de bu ayrılıkların sebeplerini inceleyenler sürekli eleştirildi, sürekli hakir görüldü hatta tekfir edildi. Ama Efendimiz sav. den hemen sonra ümmeti bölenler ise devamlı baş tacı yapıldı, el üstünde tutuldu.

Efendimiz sav.’in buyruğu üzere hareket edileydi ve Sakife’de daha alemlere rahmet olarak gelen O Nebinin naşı kalkmadan hilafet kavgasına gidilmeseydi bugün İsrail olamayacak bugün Gazze’de bebekler ölmeyecekti. İmam Ali yirmi beş sene sabır etti, sıkıntı çekti. Beş senelik hilafetinde de hep ümmetin birliği için Muaviye’nin kirli tezgahları ile uğraştı. Zamanın imamına biat etmeyen, zamanın imamına tabi olmayan zalimdir ve küfür üzere ölmüştür. İlk üç halifeyi mevzu etmesek de İmam Ali as. devrin imamı idiyse ve Efendimizin zevceleri, Talha ve Zübeyir ve Şam diyarının zalim valisi İmam Ali’ye biat etmedi ise ve dahi ettikleri biati bozdu ise  zalim olarak ölmediler mi?

Bugün İslam alemi param parça ise, bugün Berlin’de, Paris’te Moskova’da ezan sesleri yerine çan sesleri duyuluyorsa, bugün Anadolu’nun bereketli toprakları kardeş kanı ile sulanıyorsa, bugün Gazze’de, Çeçenistan’da,  Bağdat’ta, Felluce’de, Keşmir’de ve sayısız coğrafyada sadece rabbim Allah’tır dedikleri için insanlar ölüyorsa bunun vebali Sakife nin üzerindedir. Bunun vebali Şam’ın zalim sultanı Muaviye b. Ebu Süfyan’ın üzerinedir. Bu mevzular hep hassas gösterilmiş ve irdelenmesi yasaklanmıştır. Sebep olanlar baş tacı edilirken sebebini deşeleyenler tekfir edilmiştir. Allah resulünün buyruğuna riayet edilseydi ve son haclarının dönüşünde Gadiri Hum’da Cebrail as.ın getirdiği emir ile amcasının oğlu Ali b. Ebu  Talib’in imametine ve hilafetine rıza gösterilseydi bugün bambaşka bir İslam coğrafyası oluşacaktı. Sakife olmasaydı ayrılıklar olmayacaktı.

Bu sözlerime karşı çıkanlar olacaktır, rafizi diyenler, değişik ithamlarda bulunanlar olacaktır. Hepsine hakkım helaldir. Ama bir gerçek var ki, tarihte yapılan yanlışların üzerleri örtülünce izleri de örtülmüş olmuyor ne yazık ki. Bidayetinde müminlerin arasına ayrılık tohumları atanlar, Cemel ve Sıffin’e sebebiyet verenler, sahabelerin methiyesinden dem vurup da Allah Resulü’nün sav. en sevgilisi olan Ebuzer ra.’ı Rebeze çölünde ölüme mahkum edenler,  Efendimizin müezzini Bilal Habeşi ra.’ı diyar diyar dolaştıranlar, Ammar b. Yasin ra.’ı katleden bir fasık toplum diye tesmiye olanlar(1), Efendimizin ciğer paresini Kerbela çöllerinde şehit edenler bugün Gazze’de şehit düşen bebeklerimizden mesuldürler. Efendimizin vefatından hemen sonra Halife Ömer’in Sakife’de başlattığı engin adalet örneği(!) ve Aişe validemizin Cemel fitnesi(2) ve Muaviye’nin İmam Ali as.’a baş kaldırması bugüne kadar akıtılan tüm gözyaşlarının ve dökülen müslüman kanlarının sebebidir. Doğrudan bu hususlar gözükmese de ümmet arasında vaki olmuş her ayrılıkta bunların vebali bulunmaktadır.

Cemel harbi İslam coğrafyasının belli bir alanında yapılan, sonra da üzeri kapanan, müslümanların sıradan bir hatası değildir. Cemel harbi demek; Sıffin savaşı, Nehravan savaşı demek. Cemel demek Beni Ümeyye’nin iktidara gelmesi, Allah Resulü’nün hilafetinin krallığa dönüşmesi demek. Cemel harbi demek Kerbela ve Medine katliamları demek. Mezheplerin doğuşu ve İslam ümmeti arasında ilk kardeş kanının dökülmesi demektir.(3) İslam tarihinin en büyük fitnelerinden olan Cemel Filistin’in, Gazze’nin yiten evlatları demektir. 

Devir şimdi birlik ve beraberlik devridir. Geçmişten gelen ayrılıkları kaşımak değil analiz etmek ve ders almak zorundayız. Bu ayrılıklara sebep olanları değil sebepleri ortaya koyanları tekfir etmekten vazgeçmek zorundayız. Bugün Hamas el-Fetih arasındaki ihtilaf başta olmak üzere tüm ümmetin başını ağrıtan ihtilaflar ortadan kaldırılmalı ve ümmetin ileri gelenleri bu konuda ellerinden geleni esirgememelidir. Ümmetin arasında yaşayan her ihtilaf  İslam düşmanlarına yarayacaktır. 21. asırda her zamankinden daha fazla birliğe muhtacız.

1)      Allah Resulü bir hadisi şerifinde bu hususu önceden bildirmiştir.

2)      Efendimiz zevcesine bu fitneyi sağlığında haber vermişti. Bir kısım İslam alimleri, Aişe validemizi korumak adına; öyle yapmasaydı da Efendimizi yalancı mı çıkarsaydı gibi komik yaklaşımlarda bulunmaktadır.

3)      Allame Murtaza Askerî; Ceng-i Cemel, intizar yayınları

 

 
 

Bilal Atış
İstanbul - 21.01.2009
http://sufizmveinsan.com

b.atis73@gmail.com