Gönül'den Bağlı

Nur Cihan
 
 

1”.O gün kutlu beldede bütün aşıklar toplandık, şarabı içtik.
2.Dediler kavuşmak mümkün mü sevgiliye,ta ki zorlu bir çile çekmek gerekir.
3.Sevgili dışında her şeyi unuttuk,öyle bir sarhoşuz artık;kulaklarımızda ilahi musiki.
4.Biz göremedik,O bizi gördü..Onun hüsnünü dinleyip  de bildik.
5.O Hallak’tır.Yüce kudret sahibi gök kubbesini direksiz kurmuştur.
6.Semi’dir,en gizli sedayı duyar;Mucib’dir,duaları geri çevirmez.
7.Gafur’dur,mağfireti her zaman yakaranadır;Rahim’dir rahmeti gözyaşı akıtanadır.
8.Şekur’dur,iltifatı itaatkar kulunadır;Halim’dir yüklü günahlara aldırmaz.

9.İşlerde Nebi’yi aracı kıl ki O’nun gayreti  ve şefkati mücrimler içindir.
10.Bilmiyorum sevgili sızıdan çatlayacak olan kalbimi sıkıntıdan ne zaman kurtaracak?
11.Murad’ım  Rabb’mi yad etmek huzurda olmak,korkusuz ve dedikodulardan uzakta  kalmak.
12.Azalarım her gün feryat  ederek ’Vah halimize,ölüm gelecek’ der.

13.Ya Rab!Senden en güzel sonu dilerim.Sen bizi her türlü korkudan koru.

14.Ben,bu abd-i fakir aciz Kuddusi,bu şiiri yerlere serilip yazdım.”
Hz.Ahmed Kuddusi
(Kuddusi Gülüstanı CD 1-Ahmed Şahin/Mehmet Kemiksiz
…………………………………………………………………………………………………………………
GÖNÜL’DEN  BAĞLI

"Kul Allahü teâlânın sevgisini tattığı zaman, Allah o kulunun kusurlarını
kendisine gösterir. Böylece o, başkalarının kusurlarını göremez olur."
Hz.Rabia´tül Adeviyye

bütün gece uyumadım.sabaha dek Senli düşünce kadehlerini içtim..
sarhoşluğum isyanıma karışmıştı,yediğim hannas beni yenmişti..
zilzurna kıskançtım..Seni herkesten, Seni Senden,Seni kendimden kıskanıyorum..
kendimden nefret ediyorum….

her gelişim gibi,”ama!!? bu son defaydı..”aşkımı geri vermeye gelecektim..
dervişliğimden istifa ediyordum..tüm  sokak dünyalığımı giydim..bakınca bile belli olsun istedim kararım.bakınca anla yani..

en son gelişimde “artık Sizi görmeden durabiliyorum..
bir daha Sizi görmeye gelmeyeceğim” demiştim..”tamam,çok güzel, nasıl istersen..sen bilirsin” dedin hani..

ve bana kendini göstermedin..ne cehennemdi ama..ne sancılı bir zamandı..
ertesi gün aramıştım..”yalan söyledim..bir daha yapmayın lütfen..yalan.. ben Sizi görmezsem yaşayamam” demiştim..ne güzel gülmüştün..”geçecek bunlar demiştin..alışacaksın..”
başlarda,değişemediğimden bahsetmiştim tüm utancımla…”böyle kal..olduğun gibi..rahat ol..ben memnunum demiştin..istediğin gibi davranabilirsin..”oysa beni bu halimle kimse kabul etmezdi bilirim..Sen kabul ettin..

Sen benden hiçbir şey istemedin ve bende Senden hiçbir şey istemedim..çünkü kimseyi sevemeyen  ben; sevmeyi öğrenmeye  Sana gelmiştim..karşılık beklemeden sevmek tek kuraldı..başta çok zordu ama istememeye alışıyorum…çünkü Sen istememe bırakmadan tüm müşküllerimi çözüyorsun..görme isteğim ise henüz sonuçsuzdu ..ben Seni görmeye doyamıyordum..
………………………………………………….

şimdi Senin dizlerinin üzerinde benim masallarım var ..beyaz kağıtların arasında beyaz bir şey var..”ne bu?” diyorsun ..anlatıyorum..gülüyorsun.çocukça tabii..anlatamadığımın anlamı aslında.. öylesine belli ki..anla yani..

ruhum gibi..bembeyaz bir tül gibi seni sarsın.. benden başka rüya görme diyorum aslında.. anla yani…

ve ben hayallerimi okuyorum Sana…Sen bazen kısa cümleler kuruyorsun..
“telek nedir? “diyorsun..”kuştüyü “diyorum..”ama hangi kuştüyü?”  diyorsun.. “bilmiyorum “diyorum…ve gözlerini gözlerime saplıyorsun..asla ayırmana izin vermiyorum..dünyalığımdan utanıyorum şimdi…görme istiyorum..bana gerçek süs nedir anlatıyorsun..beni süslediğin için teşekkür ederim..çook teşekkür ederim.

çook güzelsin..bugün Sen Ruh gibisin bembeyaz..bense gerçek bir nefsim, ara renk…yazılarıma güzel şeyler söylüyorsun ben tersini söylüyorum..bana güzel şeyler söylemek istiyorsun..daha başlarken tersini söylüyorum..
“çok inatsın” diyorsun, değilim diyorum..”hiç söz dinlemiyorsun” diyorsun “dinliyorum “diyorum..defalarca.. sonra Sen kızıyorsun. ben Seni çıldırtıyorum..bağırıyorsun..”bağırmayın” diyorum..”bağırtıyorsun, ne söylesem tersini söylüyorsun” diyorsun…

istediğin kadar bağır artık Senden korkmuyorum..çünkü Seni  Senden korkamayacak kadar çoooook seviyorum..tek korkum beni sevmekten vazgeçmen, biliyorsun.
bana kendini göstermediğin için,beni beklettiğin için,bana sesini duyurmadığın için,beni kıskançlıktan çılgına çevirdiğin için yapıyorum onları..…

neden kendime zulmettiğimi anlatıyorsun.. “Senin benliğin çok yüksek “diyorsun..“kendine böyle şeyler söylemek egonun hoşuna gidiyor onun için söylüyorsun..ne yapacağım peki? diyorum..”unutacaksın..olumsuz olan tüm düşüncelerini unutacaksın. ancak o zaman onları yok edebilirsin, hatırlamazsın” diyorsun..boyun eğiyorum..
biliyorum ki kendim hakkında kötü konuşmam aslında Seni Sana kötülemem demek..Seni suçlamak, Seni yetersiz görmek demek..ama çoook canım yanıyor, kıskançlıktan mahvolup dağılıyorum…..canımın yandığını bir daha söyleyemem çünkü Sen beni mutlu etmek için varsın..aynı herkesi olduğu gibi(bu cümlenin içindeki derin kıskançlığı anlıyorsun değil mi?)


biliyorum ki benim fıtratımda kıskançlık yok..çok ağır bir imtihan bu..
 her şeyi kolayca yağmalarım- veririm biliyorsun..hiçbir sorumluluğa gelemem..hemen kaçarım..ben insanlardan deli gibi korkarım…yeter ki bana yaklaşmasınlar, her şeyi alsınlar..bir Sen kalmıştın elimde.. benim olmadığını biliyorum aslında… sadece Seni sevebilirim. tek kişilik kalbim var benim..ama Senin engin bir derya olan gönlün var..
bilirim ki o deryada tek damla diğerine karışmaz ve haberi bile olmaz diğerinden ..
anlamsızdır kıskançlığım..oysa yaşamak ne zor..bilmekse ne kolay değil mi?
kıskançlığı reddettiğim için Seni de reddetmek istedim..al her şey Senin olsun.. ben zaten Seninim biliyorsun..ben uzaktan, en uzaktan seveyim diledim..yakından dayanamam diğer damlalara…
o yüzden binlerce yıl uzağa kaçmak istedim hep, o yüzen hep Senden kaçtım
ama dönüp dolaşıp geldiğim tek yer, ait olduğum tek Makamdın..

ne kadar küsüp barışsam da Sen, bana aldırmadan sanatını icra ediyorsun..

biliyorsun ki asla Senden vazgeçemem çünkü biz gönülden bağlıyız…gönülden bağlı….

“evet “diyorum “çok inadım ..hiç söz dinlemiyorum..çok yüksek benliğim var..bilerek yapıyorum..bugün buraya Sizi ve sigarayı bıraktığımı söylemeye geldim..ben yapamıyorum…”

bir şey demiyorsun.. bakıyorum..çok güzelsin..dayanılmazsın.tüm teslimiyetimle gülüyorum..”ama vazgeçtim“diyorum “vazgeçtim”..ben Sensiz yaşayamam biliyorum..aslında her gelişimde Senden bir dua istemek ti dileğim..ama nedense bir şey, hep unutturuyor bu isteğimi..yazıyorum, amin de olur mu?
ne olur benden evvel gitme..dayanamam..beraber dua edersek belki..ben önce giderim..ve seni orada karşılayan olurum..lütfen benden evvel gitme..artık gücüm kalmadı….
Sana soru soruyorum.öylece duruyorsun cevap vermiyorsun..bir daha soruyorum cevap vermiyorsun..biliyor musun? ben yalana bile yalan olduğunu bilsem de inanırım..çünkü inanmak çok kolay geliyor bana..inanmayı seviyorum..ne olur yalanda olsa söyle, lütfen..
bir daha soruyorum ..cevaplıyorsun..ben gülüyorum…Sen gülüyorsun belki tüm kainat-ı cihan- alemler gülüyor..

ne hissediyorum biliyor musun; bütün giden dostlarımız neşeyle bizi seyrediyorlar..benim sevincime el çırpıyorlar..
“artık gitmelisin” diyorsun..daha kaç dakika oldu ki?”gitmicemmm “diyorum..gülüyoruz..Sen ayağa kalkıyorsun, ben ayağa kalkıyorum..ne güzel bir andı ..gözlerin ne güzeldi..dalgınlığım ve Senin halin ne güzeldi..”yine geleyim mi?” diyorum..”gel” diyorsun ..”ne zaman geleyim?” diyorum..”ne zaman istersen o zaman gel…”
yine aynı his geliyor..giden tüm dostlar mutlulukla bizi izliyor gibi……
tüm sevincimle uçarak uzanıyorum ve gözlerimi kapatıyorum..Senin yüzünü, gözlerini düşünmek istiyorum..
ağlıyorummm..yoksun yine yoksun..göğsünü yumruklamak istiyorum ve tepine tepine ağlamak..neredesin?..yoksunnnn..seni neden hiç kaydedemiyorum?…
söyle ölüler aşık olamaz mı söyle?söyle o karanlık  kudret suretlenemez mi söyle?nerdesinn?

 

GÖNÜLDEN BAĞLI MASALI

Zamanın içinde bir çocuk varmış ve çocuk bir davet almış…beş sene evvel tanıdığı henüz bir kez gördüğü Gönül Sultanı görecekmiş..O, çocuğun ders iznini aldığıymış.. özel bir rica ile tabii.hala ilk girenlerin derecesinde kalakaldığı ve dersi hiç artmayacak olan ilk sınıf talebelerindenmiş..Gavs-ül Azam Abdülkadir Geylani Hocasının o anki tecelligahıymış Gönül Sultan çocuk için..beş senedir hala başlangıç dersinde olmaktan çok mutluymuş.. hiç artmasın istiyormuş..öyle en arkada kalsın, en sonda olsun istiyormuş..Gönül Sultan nur içinde ışıyormuş.. Geylani Hoca bir sohbet kitabında sık sık dermiş ki:sen hiçbir işe yaramazsın ama sensiz olmaz, sen de gel” işte bu cümle onların en büyük bağıymış..çocuk hiçbir işe yaramadığını bilirmiş ama Hz. Gavs çamurun içinden adamı alıp en yükseğe çıkartabilirmiş..izni varmış..ev sahibi çocuğa jest yapmış ve rengarenk kristallerden bir tesbih hediye etmiş..çocuk dakikalarca neşeyle bakakalmış o tesbihe..bu, çocuğun olduğu gibi kabul edildiğini anlatan bir sembolmüş aslında.. “koy hemen çantana “demiş ev sahibesi.. “nereden bulayım herkese ondan..”çocuk gülerek “tamam” demiş..

Ve  muhabbet- güzelleme devam etmiş gitmiş..birden Gönül Sultan demiş ki:dostlarım, şimdiye dek size hiç yapmadığım bir şeyi yapacağım ve bir hali nakledeceğim ..dün gece oldu ve size söylemem istendi o yüzden  anlatacağım..yoksa hiçbiriniz senelerdir benden böyle bir şey işitmediniz,ilk olacak..dün gece Hz. Peygamberimizin :”Benim için Vesile Cennetini isteyip Bana dua ediniz “hadisi üzerine çook düşündüm ve onu anlatan sureyi defalarca okuyup tefekkür ettim..ve birden önümde bir görüntü açıldı..Hz..Rasul’ün Hırka’sıydı bu..ve etrafında döndüm..dendi ki: bunu cemaatine anlat ve söyle ki onlarda bu HIRKAyı ziyaret ettiler..bunu haber ver,onlara duyur…”
çocuk gönlündeki tesirle ağlıyormuş..Şeyhi Geylani Hocasına,Hz. Peygamberine….ve Makam-ı Resul,Makam-ı Hırka,Makam-ı Surete……teşekkür ediyormuş..
“Sevgilim Bir Hırka “diyormuş artık çocuk..ve kabulleniyormuş suretsizliği..karanlığı..ve karanlığın içindeki ışığı..

ancak bu haberle beraber gelen hediye kıskançlığına deva oluyormuş..nasıl mı?derdin içinde devası gizliyar mış da ondan..
ve muhabbet bittiğinde ayağa kalıp selamlama ritüeli için ilahi söylemeye başlamışlar..merhaba..merhaba..merhaba……………….

tören Salavatlarla biterken, herkes birbirlerinin ellerini tutarak gözgöze musafahaya başlamış ve çocuk farkındalığın zirvesini işte burada yaşamış…
ferdiyeti..cumhuriyetteki ferdiyeti anlamış..işte şimdi La ilahe illallah Muhammedün Resullullah tezahür ediyormuş..celal –zahir ve cemal -batın birliği- İNSAN ne güzel mana…müminler kardeştir manasını..
kıskanmasının ne korkunç bir yalan olduğunu idrak etmiş..hepsi bir.. hepsi aynı..neyi kıskanıyormuş ki?bilmek,anlamak yeter mi sence?…ya hayata geçirebilmek?en azından bir başlangıç…..
…………………………………………….

Not:  davet edildiğim bir misafirlikte geçen birkaç cümle ve birkaç davranıştan bazı düşünceler hissettim..ve ev sahibesinden :bunu masal olarak kurgulayabilir miyim? diye izin istedim.. “ne demek, çok memnun oluruz” dediler..bu masal tüm Gavs-ül Kadiri ağacının kollarıyla yayılan HER MEŞREB VE NEŞ’EDEN kardeşlerimiz için olsun inşallah ve okuyan herkes o HIRKAyı ziyaret etmiş olup KABE’nin hakikatine ersin –gerçek HACIlardan olsun inşallah  ve amin..

 

 
 
Nur Cihan
27.10.2009
nuralem7@hotmail.com
http://sufizmveinsan.com