Ezelden Ebede-2
V. Korhan Koral
 

Materyalizmin bu görüşünün, özellikle son dönem bilimsel gelişmelerle kabul edilmesi mümkün olmadığından (çünkü bilim bugün, big-bang teorisiyle, maddi evrenin bir yaşının olduğunu yani ezeli ve ebedi olmadığını ortaya koymuştur.), bu düşüncede şöyle bir iyileştirme yapabiliriz: Madde, gözlemleyip madde diyebileceğiz formda olmasa da, şu anda, geçmişte ya da gelecekte farklı bir forma bürünmüş olsa ya da bürünse bile aslen sadece gerçekte olan odur. Maddi özün, gözlemlediğimiz hale gelerek madde kalıbına bürünüşü dolayısıyla maddi aleme bir yaş biçebiliriz ancak dayanağı olan öz, ezelden ebede vardır. Ancak bu durumda, materyalizm, ister istemez bir nevi panteizme(12) bürünmüş olacaktır. Dolayısıyla materyalizm ve panteizm, Allah’a ait vasıfları maddeye ya da özüne ve son tahlilde evrene vermektedir. Allah’ı inkar için bunu da yapmak zorundadır. Çünkü daha önce de üzerinde durulduğu gibi, bu vasıfların evrende bir şekilde olması zorunludur. Örneğin, her şey değişiyorsa değişmeyen bir şeyin, ezelden ebede olan varlığın bulunuyor olması zaruridir ki şu anki değişim üzere varlıklarını devam ettiren tüm varlık alemi ona dayansın. İşte materyalizmin dediği, bu değişmez ve ezelden ebede olan şeyin maddenin ve evrenin özü olduğunu ancak bu özde bir doğaüstü ya da evren üstü güç bulunmadığını belirtmekten başka bir şey değildir.

İşte tam bu noktada ezelilik ve ebedilik vasfını, madde ya da onun özü almış olur. Bu vasfı maddenin alması, çok basit olarak, sadece yıldızların maddi varlığını ele aldığımızda bile, kabul edilebilir bir görüş olamaz. Yıldızları oluşturan hidrojen gazı, nükleer tepkimeyle helyuma dönüşmektedir ve bu yıldızların muazzam enerjilerinin de kaynağıdır. Eğer maddi evrenin bir başlangıcı olmayıp madde sonsuzdan geliyor olsaydı, yıldızlardaki tüm hidrojenin tamamen tükenmiş ve helyuma dönüşmüş olması gerekirdi. Bu noktada belki sonsuz başlangıç noktasına şu anda yakın olduğumuz, o yüzden yıldızların yakıtlarının daha tükenmemiş olduğunu söylemek muhaldir; çünkü sonsuz başlangıca yakın olabilecek bir an da yoktur aslında. Sonsuz başlangıç fikrini kabul ettiğinizde, bir başlangıç noktasından bahsetmek abes olur ve sonsuz son fikri de kendiliğinden kabul edilir. Yani ezelden olan şey, ebede olmak durumundadır. Fakat yıldızlarda bulunan hidrojen gazının henüz tükenmemiş olması ve bu gazın sürekli helyuma dönüşerek enerji üretmeye devam etmesi, maddi evrenin sonsuz olmadığının ve bir başlangıcı olduğunun, dolayısıyla sonu da olacağının (örneğin bünyelerindeki tüm hidrojenlerin helyuma dönüşerek, tüm yıldızların, deyim yerindeyse, ölecekleri anın öngörülebilmesi gibi) kanıtlarından birini oluşturmaktadır.

Öyleyse ezelilik ve ebedilik maddi evrene değil, belki ancak onun özüne verilebilir. Bu durumda da yukarda belirtildiği gibi bir nevi panteizm kabul edilmiş demektir. Maddesel öz, ezelden ebede olarak vardır ve içinde bulunduğumuz evrensel kesitte, maddi olarak yansımaktadır. Ama bu maddi evrenin sonunda, maddi evrenin başında olduğu gibi, tekrar sadece özsel haliyle mevcut olma durumuna dönecektir. Öyleyse bu öz, şu anda da gözlemlediğimiz maddi halinin haricinde halen mevcut olmalıdır ki madde ona dayanarak oluyor olsun. Yani bir nevi suyun buz haline geldikten sonra da buz içinde mevcut oluyor olması gibi. Öyleyse bu öz, şu anda da sadece madde kalıbı içinde olmak durumunda olmayabilir. Şu anda da maddeye bürünmüş ve bürünmemiş halde mevcut oluyor olabilir. İşte bu noktada, panteizm düşüncesi de yavaş yavaş 1. yola dönüşmeye başlar. Öz, gözlenen evrenin haricinde de oluyor olmalı hatta gözlenen evreni bilinçli bir şekilde oluşturuyor olmalıdır. Aksi hal, maddede ve sadece maddi yönden ele alındığında maddenin bir uzantısı olan insanda açığa çıkmış olan bilincin kaynağının meçhul olmasına götürür bizi. Evrende gözlenen oluşun bilinçsiz bir özden geliyor olması bizim gibi düşünen 1. yol mensupları için olamayacak bir şeydir ancak aksini düşünenlere hiç şüphesiz olarak kabul ettirebileceğimiz bir gerçek de değildir. Sonuçta tüm bu felsefi ve bilimsel çıkarımlar inanç noktasında kitlenip kalır. Ama en azından bilimsel ve felsefi çıkarımlarla, ezelilik ve ebediliğin olması gerektiği ve bunun da maddenin bizatihi kendinde değil, ancak özünde olabileceği şüphesiz bir biçimde ortaya sürülebilir. Bundan ötesi ise, kişinin kendi sağduyusuna bırakılmak zorundadır.

 

 

 
 
V. Korhan Koral
İstanbul - 12.11.2008
http://www.korhankoral.com
korhan@korhankoral.com

korhankoral@gmail.com

http://sufizmveinsan.com