Çağlayan Düşleri
Bilal Atış
 
 

Allah’a hamd olsun, soğuk ve yağışlı bir Pazar gününü evimde ailemle birlikte geçirmeyi nasip etmediği için. Az ötemizde Gazze’de üzerlerine bombalar düşen kardeşlerimizin kederine ortak olmak için Çağlayan Meydanındayım. Üzerime yağmur taneleri düşüyor. Beynimden çıkan öfke ateşini söndürmeye kifayet etmiyor yağmur taneleri. Yağmur altında sloganlar atılıyor. Elimde mazlum bir ulusun bayrağı var. Gururla sallıyorum. Acılarımı, öfkemi savuruyorum binlerce kardeşimle beraber Çağlayan Meydanına. Filistin bayrağıyla beraber gözyaşlarımı savuruyorum havaya, karışıyorlar yağmur damlalarına. Bütün meydan Filistin bayrağının renklerine bürünüyor, yağmur yağıyor üzerimize ıslanıyoruz. Bulunduğum yerde bacılar, kardeşler tek bir nefes tek bir ses; “Filistin bizim canımız, feda olsun kanımız”

Bir mitingi bile gölgelemeye çalışanlar geliyor aklıma. Kardeşlerimiz için bir “buradayız Gazze” mesajını gereksiz görenler var. İçimizdeler; müslümanlar(!) namazdalar(!) camideler(!), bir milyon değil on milyon kahrolsun dese İsrail kahrolmayacak diyorlar. Senelerdir bağırıp çağırıyoruz, ne oldu diyorlar. Aklıma geldikçe bu uyuyan müslümanlar daha bir hırsla bağırıyorum; “kahrolsun İsrail, kahrolsun İsrail”

Bizim bağırmamızla İsrail kahrolmuyor ama Çağlayan Gazze’ye umut oluyor, moral oluyor. Şeytan yine en mantıklı yollardan yaklaşıyor. “ Bu yağmurda gitsen ne olacak, sen gitmesen meydan boş mu kalacak?” şeytana inat Çağlayan’dayım, İsrail’e inat, içimizde barınan İsrailli işbirlikçilere inat, dostluk gurubu kurup ayeti kerimelerin hilafına yahudiyi dost tutanlara inat gittim.  Hesabını verememekten korktum bir de, yarın yüce Mevla sormaz mı;

“ailen vardı, borcun harcın vardı, anan vardı… hadi cepheye gidemedin. Birkaç saat benim rızam için Çağlayan’a neden gitmedin?” Bu sorunun cevabını asla veremezdim. Şimdi Çağlayan’dayım, binlerce yürek hep bir ağızdan haykırıyoruz öfkemizi;

“Allahu Ekber, Allahu Ekber; Kahrolsun İsrail…”

Ellerimle oy verip Ankara’ya gönderdiğim insanlar geldi aklıma. İsrail ile dostluk dernekleri kuran, benim vergilerimle maaş alıp da İsrail’e ihaleler veren paşalar geldi. Daha bir öfkelendim. Etrafımda dolaşan kuklaların yerinde içimizde barınan hainleri tasavvur ettim bir ara. Allahu Ekber.

Başkalarından bir şeyler beklemek herhalde en kolayı. Neden Araplar uyuyor, neden İran vurmuyor, neden batılı güçler dur demiyor, neden neden… sonu gelmeyen nedenler girdabında boğulduğumu hissediyorum. Meydan daha bir kalabalıklaşıyor. Gazze’den gelen bir kardeşimizin hitabı tercümeye gerek kalmadan delip geçiyor yüreklerimizi. Nedenler girdabından kurtaramıyorum kendimi.

Neden İsrail ve yahudi menşeli mamulleri tüketmekten bir türlü vazgeçemiyoruz? Neden Siyonistlerin emrinde olan medyayı tepetaklak edemiyoruz? Neden ordumuz bir şeyler yapmıyor? İki savaş gemimiz Gazze açıklarında görünse İsrail kendisine çeki düzen verir diye düşünüyorum. Neden koca İstanbul’da bu mitinge üç beş milyon inanmış adam gelmez diye geçiyor aklımdan. Nedenlerin arkası gelecek gibi gözükmüyor. Suçu başkalarına atmak çok kolay gerçekten. Arapları ihanetle, uyuşuklukla suçlamak, Siyonist emelleri tesis etmek için kurulmuş BM den medet ummak, nerede abede, nerede Rusya demek gerçekten çok kolay. Sen nerede, ben neredeyim?

Gazze’de kan akarken, meydanlarda inanan insanlar feryat figan ederken televizyon ekranlarında şarkılar türküler gırla gidiyordu. Olaylara duyarlı dört ya da beş kanalın dışında onlarca kanalda saçma sapan yayınlar tüm bir akşam boyunca sürdü. Ve izledik bu kanalları, Gazze’de kardeşlerimizin üstüne bombalar yağarken, ölenle ölünmüyor mantığıyla evlerde vur patlasın çal oynasın, sonra mangalda kül bırakmayan ümmeti Muhammed.

Acılara merhem olmak, acıya zulme dur demek en güzelidir ama acıları paylaşmak geliyorsa elimizden bunu bari yapalım. “acı çekmek özgürlükse özgürüz ikimizde.” Güzel bir dizedir hep dolanır dilime. Acılarımızın, öfkelerimizin üzerine basarak bizimle dalga geçenlere artık yeter diyelim. Biz gözyaşlarımızı yüreklerimize akıtırken; şarkı türkü çalanlara, İsrail şöyle haklıdır, Hamas suçludur edebiyatı yapanlara, olaylara Türkiye’nin  meselesi değildir zihniyetiyle yaklaşanlara yeter diyelim.

Soğuk ve yağmurlu bir pazar gününde Çağlayan Meydanı’nda on binlerce kardeşimin ve bacımın öfkesiyle ısındım, hiç üşümedim. Teşekkürler Çağlayan.

İstanbul, Saadet Partisi, Hilal TV., TV5,

Cansuyu, İHH, … teşekkürler.

Filistin’in, Gazze’nin ve tüm mustazafların acısını yüreklerinde duyanlara

Teşekkürler.

 

 
 

Bilal Atış
İstanbul - 07.01.2009
http://sufizmveinsan.com

b.atis73@gmail.com