Avni Anıl Üstâdı Temâşâ Ederken

Prof.Dr. M.Kerem Doksat
 

TRT-2’de Avni Anıl’ın eserlerinin çalındığı hârikulâde bir konseri temâşâ ediyorum. Tarih 28 Ocak 2007, saat 12:30 ve sonrası… Erkoç âilesinin muhteşem bir yorumcusu koma seslerin hakkını o kadar güzel veriyor ki… Arşivden adam gibi musikî icra ettiği dönemden kalma vapurda çekilmiş bir Zeki Müren dokümanterinde de aynı zarafet, aynı hoşluk.

Diğer bütün solistlerde de aynı ustalık, şevk ve hissiyat var; gözlerinde o büyük üstâda olan saygıyı, perestişi, sevgiyi ve hasreti görebiliyorum. Hepsi de mütevâzı, vakur ve efendice icra ediyor eserlerini o büyük adamın, büyük bestekârın, yâni Avni Anıl’ın!

Ve üstâdın Boğaz’a nâzır kalın gözlük camlarından bakışı gösteriliyor. Müeddep, Boğaz’a değil Hakk’a bakıyor. O musıkî gönülde aşk ateşi olmadan yaratılamaz ki. Âdeta bir vâsıta Avni Üstâd, Hakk’tan alıp halka vermek için bir medyum. İlâhî plândaki sedâyı gökkubbeden bize indiriyor, bir anamnesis… 

Gözlerim doluyor, gırtlağıma o mel’un yumruk oturuyor…

“Rûya gibi uçan yıllar, biraz durun durun biraz” diye haykırırken meydan okuyor zamana…

Nağmeler dökülüyor

Kerem misâli yanan

O benim işte…

Üstâdın bestesi bu güzelim güfte ile sanki bana hitap ediyor, benim nâçiz rûhum ve ismim vâsıtasıyla kâinata doğru uçuyor, kaplıyor her bir yönü.

Mihrâbım diyerek sana yüz vurdum

Gönlümün dalında bir yuva kurdum

Yıllardan beridir yalvarıp durdum

Sevgilim demeyi öğretemedim…

Tıpkı yeri doldurulamayacak icrâ üstâdı Bekir Sıdkı Sezgin gibi, bu beste üstâdı da sessiz sedâsız yaşar, öyle de göçüp gider bu dünyadan. 1928’de dünyaya gelmiş Avni Bey, Allah çok daha uzun ömür versin diye dua ediyorum.

Onlar asla şatafata, şaşaaya, şan ve şöhrete tenezzül etmezler. Boyalı medyada onları göremezsiniz. Mesâilerine “edep yâhû” diye başlayıp, herkese hakkını verdikten sonra Allah’a şükrederek uykuya dalarlar. Âşıktılar Hakk’a, halka, Türk Musıkîsi’ne… Yorgunluk kahvesini içmek için gittiği kahvehânede ellerini öper 50 senelik ağabeyinin, hiç böbürlenmez.

Gitara “ağla, çal” diye haykıracak kadar Garb’a da âşina olduğunu bize fark ettiren, hâttâ rest çeken bestesi tebessümüme tebessüm katıyor. Kendisinden 28 sene önce doğan ve 1981’de bizleri mahzun ve mahsun bırakan Rahmetli Münir Nurettin Selçuk’ta da aynı rest vardı: Ole!

Batı, kiliseye benzer; ufkî bir zenginlikle uzanır. Zenginliğini polifoniye borçludur ve bunu yaparken çeyrek sesleri harcamak zorunda kalmıştır. Bizim musıkîmiz ise monofoniktir ve bir tam sesi dokuza bölerek çıkışta başkasını, inişte başkasını kullanır melodi hazinesinin. Bu hususiyetiyle de câminin minâresine benzer; ilâhî bir güzellikle göklere uzanır.

Büyük Üstâd Avni Anıl’ın elinden düşürmediği cigarası canımı sıkıyor biraz; ne diyeyim... Allah geçinden versin. Avni Anıllar pek kalmadı artık!

 

 
 

İstanbul - 30.01.2007
M. Kerem Doksat - Uz.Dr. Neslim G.Doksat
Professor of Psychiatry
Istanbul University
Cerrahpaşa Medical Faculty
Department of Psychiatry
Head of the Mood Disorders Unit 
http://sufizmveinsan.com
doksat@superonline.com