Sağ koldaki saat şifresi!

 

http://www.stargazete.com/images/spacer.gif

Artık dikkat edecek, farkına varacak ve göreceksiniz ki bazı insanların saati sağ kolunda.

Sanmayın ki bu yeni çıkan garip bir moda!

Yazının sonuna geldiğinizde belki siz de saatinizi sol bilekten çıkarıp sağa takacaksınız.

Nedir?

Bu bir antrenmandır. Bir tür irade geliştirme egzersizidir. Alışkanlık bozma ve gayri ihtiyari refleksleri kontrol çabasıdır. Bu değişikliği yapınca, saati sağ bileğe takınca, saat kaç diye önceleri sol bileğinize bakıyorsunuz: Saat yok! Doğru ya, ben bunu sağa takmıştım diye sağa bakıyorsunuz. İnsan bir tereddüt dönemi yaşıyor, ardından sağa bakmayı öğreniyor. Ve ikinci bir şartlanma gelişirken,’ saat kaç’ sorusunun cevabı beyinde bir ‘paralel ama alternatif yapılanma’ oluşturuyor.

Yıllardır aynı şekilde yaptığın işi farklı yöntemle yapma alışkanlığı edinince, paralel ikinci bir nöron hattı çekiyor beyin. Beyindeki elektrik hatlarında ‘duble yol seferberliği’ gibi düşebilirsiniz. Duble yol açmada en etkili ‘metot’lardan biri dişlerinizi fırçalarken iki hafta boyunca diğer eli kullanmak. (Beş yaş döneminin o kadar da geride kalmadığını görmeye vesile oluyor üstelik.)

Ne malum?

Şüpheci beynimizi komplo teorilerinde kullanıyoruz, elalem araştırma yapmakta kullanıyor. Meraklısı Sandra Aamodt (‘Nature Neuroscience’ yazı işleri müdiresi) ve Sam Wang (Princeton Üniversitesi Moleküler Bioloji kürsüsü öğretim üyesi) tarafından kaleme alınan ‘Welcome to Your Brain’ (Beyninize hoş geldiniz) kitabını sipariş etsin. Bu yazarların New York Times gazetesindeki bizim köşeye kaynak makalesi 2 Nisan 2008’de e-postayla iletilenler listesinde en üst sıradaydı.

Beyin çocuk gibi!

İnsan beyni, işin kolayına kaçmaya, kaytarmaya bayılıyor ve şeker seviyor!

İradenizi kullanarak bir işi yapmaya zorlayabiliyorsunuz, lakin bir işi yapmak için irade toplarken diğer alanlarda iradeyi düşürüyor ve zaaflar yaratıyor. Nasıl yani? Şöyle mesela: Zayıflamak için rejim yapıyorsunuz ve çok sevdiğiniz makarnadan bir haftadır uzak kalmışsınız. Bu arada yeni bir cep telefonu modeli piyasaya çıkıyor ve almamak için kendinizi zor tutuyorsunuz. Eğer vitrinde o telefonu görüp, satıcıdan isteyip inceleyip şimdilik kalsın demişseniz, akşama makarnayı yersiniz! ‘Kira parasını telefona yatırma’ iradesi; ‘ölümlü dünya bir haftadır yemedim bir tabak makarnadan bir şey olmaz’ diye tercüme edildi işte!

Beyin zor bir işten evvel mutlaka o işi ertelemek için bahane arıyor; imtihana çalışmadan evvel odayı düzenlemek fikri pek yabancı gelmeyecektir!

Bu işin kandaki şeker miktarıyla ilgisi olduğu düşünülüyor. İki zor dersi arka arkaya yaparken teneffüste şekerli limonata içenlerin (şekersiz limonata içenlerden) çok daha başarılı olduğu bilimsel olarak ispatlanmış.

Sürekli şeker atıştırmak istemeyenlerin tek çaresi ‘duble yolları’ devreye sokmak, o zaman bir tür beyin kası gelişiyor ve az şekerle çok iş yapmak mümkün oluyor.

Belki de sağ el üzerine kurulu dünyaya uyum sağlamaya çalışan solakların başarılı olmasının sırrı burada; ‘duble yol’ yapımına ilkokul çağında başlıyor, ömür boyu devam ediyorlar. Gerçi siz diş fırçası ve saati sağa takarak alıştırma yapın ama vitesi zayıf eliyle değişmek gibi -solakların mecburen yaptığı- yolları denemeyin!

Bak şimdi aklıma takıldı...

‘Türk gibi başla İngiliz gibi bitir’ örneği onlarda vites kolunun ters tarafta olmasıyla bağlantılı olmasın?!

 

Kaynak; Star Gazetesi

 

 
 
İstanbul - 06.04.2008
 http://sufizmveinsan.com