Okuma Sanatı
Bilal Atış
 
 

İlmin en büyük bir silah olduğu ve bilginin alabildiğine hızlı seyrettiği günümüzde okumayanın kaybedeceğini söylemek asla bir kehanet sayılamaz. Bu pencereden hayata, imtihanı kazanmak için gelen bizler hangi açıdan bakarsak bakalım okumaya mahkum olduğumuzu asla unutmamalıyız.

Peki okuyor muyuz? Yada okuyorsak bu yeterli mi? Bugünkü halimize bakanların okumanın yeterli olduğunu söylemesi elbette büyük bir haksızlık olur. Çünkü toplumumuzda okuma alışkanlığının henüz oturmadığı bir gerçek. Böyle bir zeminde okumayı öğrenmek ve onun yüksek erdeminden bahsetmek abesle iştigal gibi olur.

İlmin en büyük silah olduğuna inananlar için okuma eylemi, hayatın vazgeçilmezleri arasında yer alır. Okuma eylemine alışmamış ve onu hayatın bir parçası haline getirmemişler için bu durum marjinal bir seçim olsada okumanın insani bir eylem olduğuna inanan için bu asil eylem her ferdin insanlığa bahşedeceği bir borcudur.

Okumanın erdemini yakalayanlar onun hayatı anlamlı kılan, boyutlandıran ve ferde alternatif yollar takdim eden bir eylem olduğunu idrak etmenin mutluluğunu yaşarlar. Fakat yaşadığı toplum kitaptan, insanı bu erdemli eylemden soğutur, ve adeta kitapsız zemin üzerinde kaydırır ki, bugün okumamanın altında yatan en büyük sebeplerden biriside budur.

Okumak insani bir eylem. Bunun için olsa gerek insan sayısınca okuma çeşitlerinin ortaya çıkması normal. Ne kadar çok yol ve yöntem ortaya çıksa da, önemli olan okumanın lüzumuna inanmak ve onu günlük hayatın bir parçası haline getirmektir.

Okumanın en büyük vasıtalarından birisi şüphesiz kitaptır. Gelişen teknoloji bu alanda çeşitli seçenekler sundu.Bilgisayarımızın başından ihtiyacımız olan sayısız belgeye ekran vasıtasıyla ulaşıyoruz. Bugün bilgi edinmede sınırlar ve sorunlar açıldı. Ama bunlardan hiç birisi kitabın yerini tutmuyor. Kitap kokusu düşkünü olan insan için bir vazgeçilmez. Okumanın sırlı dünyasına girip, tadına doyum olmayan mutluluğu yakalyanların kitaptan ayrı kalmaları düşünülemez. Bu noktada kitap insan için hayatının vazgeçilmez bir parçası haline gelmiştir. Hiç bir kitap düşkünü insan kendisinden bir parçanın gitmesine rıza göstermez.

"Okumak varlığın sırrına ermek ve hayatı yaşamaktır" derler. Okumayı kendilerine uğraşı edinenlerin geleceğin dünyasında söz sahibi olacaklarını söylemek kehanet sayılmaz. Okumayı alışkanlıkların en asili kabul eden fert ve toplumların arzu edilen noktayı yakalayarak insanlık tarihinde nasıl etkin bir yere sahip olduklarını görmek için tarihe kısa bir nazar yeterli olacaktır. Okumanın insani bir eylem olduğunu söylemek abesle iştigal olsa da, okumanın alabildiğine zayıf olduğu bizim gibi toplumlarda bu konunun sık sık vurgulanması ve gündeme getirilmesi luzumludur. Toplumumuzdaki okumama hastalığına baktığımızda muharrir Namık Kemal'in neredeyse bir asır evvelki tesbiti hala kulaklarımda çınlıyor. "Okumayı öğrenmek güç sanattır. Ademin hayvaniyeti yemekle, insaniyeti okumakla kaimdir" Tesbitin ne derece doğru olduğunu belirtmeye gerek yok. Herkese kitap dolu günler temennisiyle....

 

 
 

Bilal Atış
İstanbul - 12.08.2008
http://sufizmveinsan.com

b.atis73@gmail.com