Namazda Açığa Çıkan Hikmetler
Nazım Akpınar
 

Allah Rasulünün Dinin (sistemin) direği olarak vasfettiği Namaz (orijinal şekliyle salat),esasen bir yönelişin dile gelişidir.Hakikat boyutunda yaşanan Namaz,insanı özündeki Rabbine vasıl etmektedir.Şeklen bakıldığında,bir Tanrının huzuruna çıkıp elpençe divan durarak o varsayılan Tanrının huzurunda boyun bükerek ona tazimde bulunmak gibi bir durum algılanmaktadır.Oysa ki gerçekte namaz,insanın Allah’ın indinde yokluğunu ve hiçliğini hissetmesini sağlayacak olan bir şuursal çalışmadır.

Tamamen ayakta durduğumuz kıyam hali,Elif harfini yani Ahadiyeti sembolize etmektedir.Son aşama olan secdede ise adeta sıfır gibi oluruz.Küllü Şey İlla Hu (her şey sadece O) hakikatini yaşarız kapasitemiz nispetinde.Meşhur sufilerden Kuddusi’nin divanının sonunda benzer bir tespit yapılır.”KÜLLÜ ŞEY YA HU DER ALLAH ALLAH” der Hazret.Namazda yapılan yönelişin anahtarını ve motor gücünü Fatiha Suresi teşkil eder.Fatihanın ayetlerindeki anlamların tefekkür edilmesi şuursal yükselişimizi başlatır.Namazın miraciyet özelliği kazanmasında insanın idrak düzeyi önemlidir.Bu idrak düzeyi ise namaz dışındaki süreçte oluşur ve namazla birlikte kemale ulaşır.Namazda süreklilik arz eden bu hal devam ederek namaz ikame edilmiş olunur.İlahi vechi müşahedenin devamlı oluşu da aynı gerçeğin yaşanmasıdır.Rasulullahın Namazı yaşam sisteminin temeli olarak nitelemesi,sistemin işleyişindeki temel yasaları bizlere hatırlatma noktasındadır.

Başlangıçta ilk tekbirle Allah’ın Ekberiyetini ifade ederiz.O yüce varlığın Azamet ve Kibriya sahibi oluşunu dillendiririz.Her zerrede açığa çıkanın O olduğunun bilincinde olarak yükselişe başlarız.Şuurumuzla göklerin ve yerin Fatırı(düzenleyicisi) olan veche teveccüh ederiz.Sübhanekeyle, her türlü noksandan münezzeh oluşu dile gelir.Yarattığı her birimin istisnasız ayrı bir kemal ve değer taşıdığı fark edilerek itiraf edilmiş olunur.Fatihanın ilk ayetinde Allah’ın kendi büyüklüğünü sadece kendisinin değerlendirebileceğini,Hamdın Allah’a mahsus oluşunu itiraf ederiz.İkinci ayette,Rahmaniyet ve Rahimiyetinin her an açığa çıkmakta olduğunu söyler ve rahmetinin hususi ve genel özelliklerini müşahede ederiz.Üçüncü ayette, Din gününün (sistemde yaşanan her anın) Maliki,sahibi,oluşturucusu ve sistematize edicisi olduğunu belirterek dördüncü ayette ise sistemde her şeyin her an mutlak anlamda kulluk halinde olduğunu ve bu kulluğunu oluşturan fiillerinin devamlılığı için de her an O’nun varlığına muhtaç olduğunu beyan ederiz.Beşinci ayette sıratı müstakiyme hidayet niyazında bulunuruz.Hidayet, yönlendirme mekanizmasıdır.Bu mekanizmanın devreye girmesi için yapılan bu taleple beynimizde belirli etkiler oluşmaktadır.İstikametli yol olan şuursal yaşamda ve yükselişde sapmadan ilerleyebilme noktasında belirli yeni açılımlar hissedilmektedir.Devamında ise bu hidayet mekanizmasıyla kendi şuursal cennetine eren tüm nimet sahibi Nebi, Rasul ve Velileri hatırlarız.Nihayetinde ise, gazaba uğrayarak dalalete yönlendirilen azap ehlinden olmamayı Allah’tan niyaz ederiz.

Namazda nihai hedef,özümüzdeki hakikat noktasına uruc ederek daimi namaza erişmektir.Buna Zikri Daimi (Allah’ı sürekli hatırlama) de denir.Allah’ı her an her yerde ve her surette müşahede edebilme ilmi ve halidir.Baki olanın O olduğunu her dem daimi olarak hatırlamak ve yaşamaktır.Bu devamlılığın oluşmasında da Namaz esnasında okuduklarımızın anlamını düşünerek bu düşüncelerin getirilerini hissedip gereğini Namaz sonrası süreçte de yaşayabilmek büyük önem arzetmektedir.Öz boyutumuzdan hakikate ulaşma yolumuz her zaman açıktır.Yeter ki samimiyetle özümüze yönelebilelim.Şimdi müsaadenizle bir nebze de Namazın beş vakte tahsis hikmetinden bahsedelim:

Namazın özellikle beş vakte tahsisi önemli hikmetlere mebnidir.Her bir namaz vakti,evrendeki önemli değişim ve dönüşümlerin başlangıcını teşkil eder.İlahi tasarrufun aynasıdır ve o tasarrufun içindeki büyük ihsanların ve ikramların belirip açığa çıktığı zaman dilimleridir.Bu ihsan ve ikramlar daha çok ruhani özelliktedir.Manevi gıda hükmündedir.Feyizler suretinde açığa çıkar.İlham alma noktasında geniş ufuklar açılır.Bu tarz hissedişler, daha çok seher vakitlerinde yaşanır.Fecir vakti olarak da ifade edilir.Bu zaman dilimi bize ilkbahar mevsimini hatırlatır.İnsanın ana rahmine düştüğü anlara işaret eder.Aynı zamanda da semaların ve arzın altı günde yaratılışından birinci gününe benzer ve o  yaratışdaki İlahi Şe’nleri (Allah’ın ilmindeki yüksek gaye ve hikmetleri) ihtar ederek hatırlatır.Öğlen vakti ise yaz mevsiminin ortasına, gençlik döneminin kemaline ve dünyanın ömründeki insanın yaratılış devrine benzer ve işaret eder.Onlardaki rahmet tecellilerini ve nimet feyizlerini hatırlatır.İkindi vakti sonbahar mevsimine, ihtiyarlık vaktine ve saadet asrına benzer.Onlardaki ulvi gayeleri ve Rahmani nimetleri ihtar eder. Akşam vakti ise sonbaharın sonunda pek çok canlının gurub vaktinde güneşin gurub edip batması gibi gurubettiğini yani vefat ettiğini,dünyanın kıyametle birlikte harap oluşunu hatırlatarak Celali tecellileri hissettirir ve böylelikle gafletten uyandırır.Gece vakti ise hem kış mevsimin hem kabir alemine girişi hem de berzah alemini hissettirerek insan ruhunun Rahman ismine,zikrine ve rahmetine ne derece muhtaç olduğunu hatırlatır.Gecede Teheccüd ise kabir ve berzah boyutlarının karanlığında ne kadar gerekli bir aydınlık ve Nur teşkil ettiğini bildirir ve ikaz eder.Hakiki nimetlendiren, Mün’im olan Allah’ın sonsuz nimetlerini hatırlatır.İkinci sabah ise, haşir sabahındaki dirilişi sembolize eder.

Özellikle sabah seher vakitleri yapılan manevi çalışmalar ruha Nur (pozitif enerji yükü) yükleme kapasite ve hızının genişliği ve yoğunluğu noktasında apayrı bir değere ve öneme sahiptir.Güneş Radyasyonlarından en az düzeyde etkilenildiği için bu zaman diliminde beyin ruha çok daha hızlı ve yoğun yükleme yapabilmektedir.Böylelikle insan gündüz vakti gün boyunca başına gelecek işlere ve kendisine verilecek görevlere tahammül edebilecek manevi gücü de elde etmiş olacaktır.Bu anlamda gerekli bir dayanak noktasıdır.İkindi vakti de işlerin en yoğun olduğu bir zaman dilimi olması hasebiyle bu vakitte eda edilecek Namaz, insana yoğun bir konsantrasyon yeteneği kazandırabilecektir.Ruhun dünyevi tazyiklerden kurtulmasını kolaylaştıracaktır.Kısacası Namaz, bütün ibadet çeşitlerini kapsayan bir Nurani fihristtir.Bütün canlı birimlerin ibadetlerine işaret eden kudsi bir haritadır.Önemli olan da bu haritayı doğru olarak yerinde ve zamanında değerlendirebilmektir.

İSTİFADE EDİLEN KAYNAKLAR:
Üstad Ahmed HULUSİ (Sistemin Seslenişi1,Temel Esaslar)
Bediüzzaman ( Sözler, 9. Söz)

 

 
 
Samsun - 21.11.2006
ahad103@hotmail.com
http://sufizmveinsan.com