Kandil ne ola ?
A. Berrin
 

Bayramları hiç sevmezdi. “Kutlu olsun” lafları arasında kutlananın kayıp gittiğini  hissederdi hep…Kutlananın ne olduğunu bir türlü anlayamazdı. Az çok bilgisi olurdu aslında o özel günün ne olduğu hakkında. O kadar da cahil değildi yani.Sadece  içinde coşku hissedemezdi…  Bir dost elinden içilen bir portakal suyu kadar bile heyecanlanmazdı. Keza kandiller de öyle. Mesaj furyası  arasında onu da kaybederdi. Duadan  beni de unutma derlerdi de  hiç soran olmazdı duaya dilin dönüyor mu diye. Günlük telaştan  ziyade, şimdiyi hep ıskalayan zihin ne zaman nasıl dua edebilir ki? En güzel dua olan namazın  tersten  okunuşu zaman. Şimdi üzerine okuduğu kitapta yazar, “zaman eşittir şimdi” diyor. Geçmiş ve gelecek arasından şimdiyi çekip alarak. Geçmiş ve gelecek ikilisine de  “psikolojik zaman” adını veriyor.Zihinde akıp duran zaman yani. Şimdinin veya vakitin namaz için ilk şart olması ne kadar manidar değil mi?

Komşusunun kandil kutlamasıyla ayıktı. Kandil ne ola  diye bir bilene mesaj çekti sonra… Kafiyeli üç satır ekledi altına hızını alamayarak… Şairliği tutmuştu yine. Fark etmek  üzerine bir  bilenden  cevap geldi. Kandilin ışığı ile  hakikatimizi fark etme sürecine girmemiz temennisiyle.

Farkı fark etmek farkındalık diye  bir program vardı bir zamanlar televizyonda. Fark etmeyi bilmeyen zihinde  çağrışımlar uçuşuyor yine. Hakikat üzerine tık yok hayret. Farkındalık üzerine odaklanmak yerine hazır msj yazmışken  birkaç dosta iletti. Mesajın alıntı veya çalıntı olmayıp bizzat  kendisinin yazdığının altını çizerek. gelen övgülerle şımaran egosunu kutladı fark ederek. Yakaladı o an kendini. Ara sıra da olsa farkına varıyordu zihninin oyunlarını. o da bir şeydi arada uyanmak yani. Ah bir  de gerçekten uyanabilseydi!

İlginç bir kandil telefonu geldi gecenin ilerleyen bir vaktinde. Uyandırmak isteyen biriydi…Gözleri  yıldızları arıyordu  açık gökyüzünde o an… Kalk, dedi bu özel gecende ne yapman gerekiyorsa yap, dedi basiretini uyandırmaya çalışan. Ama  kalkamadı!

Kandil ne ola?

Hakikat ne demek?

Fark etme nasıl gerçekleşir?

Sorularla uyuşan zihni yoruldu ve uyuyakaldı.Rüyasında şiir yazıyordu :

Dün ulu bir geceydi

Mübarek regaib

Kim bilir niceleri

Ağladılar ve bağışlandılar

Bense uyuşup kaldım miskinlikten

Ağır bastı dört günlük dünyanın yorgunluğu

Şükrü çoktan unutan dilim

Tövbeye bile dönmedi

Günün ilkten uzak ışıklarıyla

Açılan gözlerim kapkara

Pişmanlıktan da aciz

Ve…

Bağışlanabilmek için

Kaçan bir fırsat daha

 

 

 
 
08.07.2008
halatek@mynet.com
İstanbul
http://sufizmveinsan.com