İÇSELLİĞE DÖNÜK YAŞAM
Nazım Akpınar
 

     İçselliğe dönük yaşam tabiri, öze, hakikâte yönelerek kendindeki hakikâti dillendiren zevat için kullanılır. İçselliğe dönük yaşamla içine kapanık yaşam birbirinden tamamen farklıdır.İçselliğe dönük yaşamda varlığın hakikâtine yönelik düşünsel bir yöneliş söz konusu olup bu teveccüh neticesi insan kendi âleminde derinleşerek makro âlemle bütünleşir.Böylece, tekliği şuur düzeyinde yaşayarak müşahede eder. Bu müşahedeye erenler ise “Şehit” kelimesiyle isimlendirilirler. Her birimde açığa çıkanın O olduğu bilincinde oldukları için halk arasındayken dahi Hak’la olabilmektedirler.Bu yönleriyle, toplumdan ve sosyal yaşamdan soyutlanmış olan içine kapanık insan modelinden ayrılırlar ve farklılık arz ederler.

     İçselliğe dönük yaşam sürenler kendi iç âlemlerinde derinleşebilen ve kendi iç fetihlerini gerçekleştirebilenlerdir. İç âlemlerini fethederek nefislerinin hakikâtine nüfuz edebilme ve gönülleri fethedebilme marifetine sahiptirler.Yaşamdaki tüm oluşları öz boyuttan değerlendirirler ve aynı zamanda yaşamın öz kaynağından ledünni bilgileri alarak yansıtırlar.

     İçselliğe dönük yaşayanlar, müşahede ehli oldukları için şehadet mertebesine hâizdirler. Allah, Tanrının var olmadığına ve sadece kendisinin var olduğuna yine bizatihi kendisi şahitlik etmiştir (Şehidallahu La İlahe İlla Hu). Allah, kendi varlığına olan şahitliğini ve seyrini bu zevat aracılığı ile yapar.

     İçselliğe dönük yaşamın en önemli kazanımlarından biri de Deccaliyetin dışsallığa yönelik yaşama handikabından korunmayı muttakiler için temin etmesidir.Bu, bir insanın yaşamında düşebileceği en tehlikeli vartalardan biridir.Kurân bu hususu, dünyanın geçici ve aldatıcı renk ve şekilleri olarak tasvir eder.Bu niteleme esasen Deccaliyetin yalancı cennet olgusuna bir işarettir.Dünya yaşamının geçici ve aldatıcı birtakım zevkleri ve süsleri insanı sürekli dışsallığa çekerken insanı farkında olmadan kendi içsel kuvvelerini keşfedememe ve kullanamama noktasına sürüklemektedir.Bu mahrumiyet ise bir insan için en büyük kayıptır.

     Varlığına bahşedilen İlahi güç ve özelliklerden mahrum kalmaktadır.Ölüm ötesi yaşam boyutu için gerekli olan özellikleri kazanamamakta ve her geçen gün biraz daha kaybetmektedir. Bu kayba,  bir insanın kalıcı değere sahip olan bir elmas madenine,  değerini bile bile kömürü tercih etmesini örnek gösterebiliriz.Başka bir deyişle, bilincin sonsuz sonsuz ve emsalsiz özellik ve zevklerini yaşamak yerine sınırlı ve geçici bedensel zevklere yönelinmekte ve bedensel yaşamda kayıtlı kalma neticesi Deccaliyetin yalancı cennet zevkleri cehennemi azaplara dönüşmektedir.İçselliğini yaşayanlar ise her geçen gün kendilerinde açığa çıkan yepyeni İlahi özellikleri yaşayarak deneyimlemekte, dünyada iken bir manevi cennet yaşamında yer alabilmektedirler. Bu güzellikleri ölüm ötesi boyutta çok daha üst düzeyde yaşayacakları kesindir.

     İçselliğe dönük yaşayanlar, kendi özleriyle, dolayısıyla kendileriyle barışık insanlardır.Dışsallığı yaşayan insanların tersine, yaşamda ve oluşlarda kesinlikle kaosa ve tesadüfe yer olmadığını bilirler.Tek mutlak varlık, her şeyi dilediği gibi oluşturmakta, dilediği gibi tasarrufta bulunmaktadır.Dışa dönük müşahedede yoğunlaşma neticesi oluşan ayrı ayrı varlık birimleri görme şeklindeki çokluk algısı yanılgısı, yerini mutlak birlik algısına bırakmıştır.

     İçselliğe dönük yaşam, tevazu, hoşgörü ve kanaat gibi hasletleri de beraberinde getirmektedir.Dışsallığı yaşayanlarda görülen hırs, kibir, öfke, kin gibi kötü hasletler onlarda yer almaz.Her daim İlahi vechi müşahedenin keyif ve hazzını yaşarlar”fesemme vechullah” sırrınca.

     Kendilerinde dışa yönelim olmadığı için tanrısallık üretmezler ve bir dış objeye yönelme ihtiyacı hissetmezler.Özde birlik onlar için en önemli yaşam sırrıdır.Bu sırrı sözde değil, özde yaşayarak deneyimlerler.

     İçselliğe dönük yaşayanlar, bu yaşam tarzlarının neticesi olarak hissettiklerini, çevrelerindeki insanlarla elden geldiğince paylaşma ihtiyacı da hissederler her zaman.Yaşadıkları güzellikleri onların da deneyimlemesini arzularlar.Seslenişlerine kulak verip değerlendirenleri bahtiyar addederler.  Sistemin gerçeklerine uygun hareketin getireceği kazanımlar ya da tersi durumda yitirilecekler mevzubahistir onlar için.Onlar, sistemin seslenişine aracılık ederler.

     İçselliğini yaşayanlar, dışsallığını yaşayanlar gibi etrafla uğraşmazlar.Kısacası içselliğe dönük yaşamın sayılamayacak kadar faydası vardır. Rabbime niyazım, kalbimi (şuurumu) sistemin gerçekleri üzerine sabit kılmasıdır.   

 

 
 
Samsun - 05.10.2007
ahad103@hotmail.com
http://sufizmveinsan.com