Dindarlık bu mu?

Serdar Turgut
serdar.turgut@aksam.com.tr
 

Türban tartışmalarına son derece duyarlı bir dönemimde yakalandım. Son zamanda Yaradan ve dindarlık üzerine çok yoğun bir düşünme sürecindeyim. Kutsal metinlerden teorik fiziğe, kuantum fiziğinin öneminden sufizme kadar çok ağır ve derin konularda düşünmeye çalışıyorum.

Çok şey de öğreniyorum. Bugünlerde, Einstein’ın hayatının önemli bir bölümünü adamış olduğu ‘Her şeyi açıklayan büyük teoriyi’ insanoğlunun sonunda oluşturmaya hayli yakınlaştığını öğreniyorum.

Kuantum fiziği ile geleneksel fizik arasında bağlantıyı kurup yani küçük parçacıklar ile kozmos gibi makro parçalar arasında bağlantıyı kurmaya çalışan teoriler burada.

Kendim tam anlayamadığım için burada anlatmam da mümkün değil. Tamamen anlamam belki hiçbir zaman mümkün olmayacak. Sadece temeli, ana fikri anlayabilsem yetecek bana.

Örneğin; bir ‘String teorisi’ var. Küçük parçacıklar ve kozmos arasındaki etkileşimi büyük bir teoride formüle ediyor bu. Hissediyorum ki; çok etkileyici ve önemli bir şey. Bunun üzerinde çok büyük beyinler çalışıyor.

Yanlış anlamayın, bu konularda düşünen, formüle eden bilim adamları dinden uzaklaşmıyor. Bilakis çok şeyi açıkladıkça, teori büyüdükçe açıklayamadıkları da büyüyor.

Bu nedenle bunların hemen hepsi bu kadar büyük teori ile uğraşmalarına rağmen hayatlarına mutlaka metafizik bir boyut da katıyorlar. Misal olarak, bu teorik fizikçilerin önemli bir bölümü sufizme ilgi duyuyor.

Olayı biraz kaba ifade ederek bütün bu çalışmayı din ile kozmik teorinin çakışma noktası olarak yorumlayabiliriz.

Bunları okuyunca, dinin pozitif ilim temelini de düşününce, Türkiye’nin son günlerdeki halinden mutlu olamıyor tabii ki.

Din, birkaç kızın saçının ne kadarının görüneceği tartışmasından çok daha büyük bir kavram, çok daha içerikli bir sistem. Konuyu türbana indirgeyenler dine hizmet ettiklerini sanıyorlar ama yanılıyorlar. İnandıklarını küçültüyorlar aslında farkında değiller.

Teoloji ve teorik fizik bilgim tam olsaydı bunların her argümanını paramparça ediverir, onları utandırırdım. Bunu yapacak beyinler bence susmayıp girsinler tartışmaya. Bu konular siyasetçiler, askerler ve YÖK arasında çözülemez. Aydınlatıcı beyinlere, türbanın dinle alakalı olmadığını söyleyip, dinin ne olduğunu anlatacak beyinlere ihtiyaç var.

İnsanlar dinin ne olduğunu anlayınca son günlerin tartışmalarından utanırlar. Benim gibi okuyup öğrenmeye çalışan insanları ise daha da soğuturlar.

Şunu unutmayın; AKP ile bazı düşünürler arasında kurulmuş karşılıklı anlayışa dayanan bağ kopmaya başlamış durumdadır. ‘Umurumuzda değil, halk desteği bizde’ diyeceklere bunun yetmeyeceğini, bunun kendilerinde mutlaka tatmin edilememiş bir alan bırakacağını hatırlatmak istiyorum.

‘String teorisi’ni biraz öğrenmeye çalışınca, eskiden bilimkurgu âlemine ait olan paralel kozmoslar olgusunun gerçek olabileceğini de görmeye başlıyorsunuz.

Dediğim gibi; kavranması çok zor matematik formüller bunlar ama ben Türkiye’nin bugünkü haline bakınca ‘String teorisi’nin mutlaka gerekli olduğu kanısındayım. Çünkü şu anda bugün biz burada yaşayıp giderken mutlaka paralel bir dünyada başka Türkiye de var olmalı.

Başka yerlerde çok daha huzurlu, lüzumsuz tartışmalarla kendisini tüketmeyen güzel bir ülkenin var olduğuna eminim. Neden derseniz; benim bildiğim Türkiye bu hale gelemezdi.

İster inanın ister inanmayın böyle bir olasılığın olabileceğini ispat etmenin aşamasına geldiler. Einstein’ın büyük teorisi hayali nihayet gerçekleşecek. Bu olunca dine bakışımız değişecek ve belki de herkes daha dindar olacak ama detaylarla uğraşmayacak.

Seküler bir hayatta Yaradan’ı aramak da bu işte...
 

Kaynak; Akşam Gazetesi
 

 

 

 
 
İstanbul - 31.01.2008
 http://sufizmveinsan.com