Bâyezid-i Bestâmî Hz. ve İslam Tasavvufunnun Özü: -3-

www.sufizmveinsan.com
 
 

Bâyezid-i Bestâmî Hazretleri’nden Yansıyanlar:

 

Kitabın Adı:                            Büyük Velî

                               BÂYEZİD-İ BESTÂMÎ HAZRETLERİ 

                                                   Ve

                                     İslam Tasavvufunun Özü

 

Müellifi    : Celâl YILDIRIM

 

Yayınevi  : Demir Kitabevi – İstanbul – 0212 528 50 06

Yansıtan  : Hamdi CENİK

 

www.sufizmveinsan.com

Üçüncü Bölüm:

Bâyezid-i Bestâmî Hazretleri diyor ki:

—Bu dergâha hizmeti içimden geçirmiş, niyet ve azmimi bu yöne çevirmiştim. Ansızın bir ses geldi:

“- Hazinemiz hizmetçilerle doludur. Bize, bizim hazinemize hizmet etmek istiyorsan; küçül, nefsini alt et ve fakr-u muhtaç olduğunu unutma. (70)

Bâyezid-i Bestâmî Hazretleri diyor ki:

—Hayatımda yalnız iki defa annemin arzusunu yerine getirmedim, her defasında mutlaka bana bir zararı dokundu: Birincisinde düşüp burnum ezildi, ikincisinde kayıp yere düştüm, omzumdaki su testisi kırıldı. (71)

Yusuf diyor ki:

—Zinnun-i Mısrî Hz.lerinin yanında bulunuyordum. O sırada bir adam çıkageldi ve:

— Bâyezid-i Bestâmî Hazretlerini gördüm, dedi.

Zinnun Hazretleri ona:

—Evet, onu gördünüz, diye cevap verdi. Sonra o adam devamla dedi ki:

—Onu görünce sordum:

—Sen Bâyezid misin? Bana:

-Bâyezid kim oluyor?.. diye sordu. Sonra beni bir süzdü, sorusunu şöyle bağladı:

-Keşke ben de Bâyezid’i görmüş olsaydım!..

Zinnun Hz.leri o adamı böylece dinledikten sonra ağladı ve:

—Şüphesiz ki kardeşim Bâyezid öyle bir makamda bulunuyor ki kendini Allah sevgisinde kaybetmiş ve o sevgiyi arayanlarla beraber bir kimse olmuştur, dedi. (78)

Bâyezid-i Bestâmî Hazretleri diyor ki:

—Sıddîkların vardıkları son merhale, kat ettikleri manevi derecelerin nihayeti, nebilerin ahvalinin ilk basamağı ve ilk mertebesidir. (80)

Bâyezid-i Bestâmî Hazretleri diyor ki:

—Cenâb-ı Zülcelâl’in kapısına uğradım, orada fazla bir izdiham görmedim. Çünkü dünya ehli dünyalıkla kendilerini perde arkasına almışlar. Ahiret ehli; ahiretle meşguller. İddiacı olan sofiler ise yemek, içmek ve katılıkla perdelenmişler. Sofilerin ileri gelenleri ise bu belirtilen şeylerden hiçbiri onları mahcup etmemiş, yani onları perde gerisinde bırakmamıştır. İşte o ileri gelenleri gördüm, hepsi de manevi hayret ve sarhoşluk içinde bulunuyorlardı. (83)

Hatem-i Assam Hazretleri, Bâyezid-i Bestâmî Hazretlerini ziyarete gitmişti. Biraz lisan-ı hâl ile görüştükten sonra Hâtem-i Assam (k.s.), insanlardan yana olan merhamet ve şefkatini dile getirerek dedi ki:

—Sadık talebelerimi toplayıp onlara şu tavsiyede bulundum: Kıyamet günü cehennem ehlinden birine şefaat edip, onu cennete sokamayanınız olursa, o benim talebem değildir.

Bunun üzerine Bâyezid-i Bestâmî Hazretleri şöyle dedi:

—Ben de talebeme şu emri verdim: Kıyamet günü cehennem yolu üzerinde durup tevhîd ehlinden herhangi biri ateşe atılmaya götürülürken onun elinden tutarak cennete sokmayan talebem, talebem değildir.  (85)

Bâyezid-i Bestâmî Hazretleri henüz küçük yaşta bulunuyorken, hadis âlimlerinden bir zat onu görünce çok hoşuna gitmiş, zeka ve anlayışını ölçmek için sormuş:

—Sevgili çocuk, namaz kılmasını güzelce biliyor musun?

Bâyezid (k.s.) şu cevabı vermiş:

—Evet, Allah dilerse becerebiliyorum.

—Nasıl?

-Telbiye ile tekbir getiriyor, Kur’an’ı tane tane okuyor, ta’zim ile rükû’a varıyor, tevazu ile secde ediyor, vedalaşarak selam veriyorum!..

Muhaddis bu cevaba hayran kalıyor ve soruyor:

-Sevgili ve zeki çocuk!.. Sende bu fazilet ve derin anlayış varken, şu insanların gelip sana sürtünmesine neden imkan veriyorsun?.. (Çünkü halk Bâyezid’i çok seviyor, gördükleri her yerde onu okşuyorlardı)

Bâyezid (k.s.) bu kez ona şu cevabı veriyor:
-Onlar beni değil, Allah’ın beni süslediği o güzelliği mesh ediyorlar, bana ait olmayan bir şeye dokunmalarına nasıl engel olabilirim?..
(88)

Bâyezid-i Bestâmî Hazretleri diyor ki:

—Kâbe’yi tavaf ederken hep Rabbimi istiyor, O’nun huzuruna ermeyi arzu ediyordum. Tavaf esnasında Rabbime kavuşunca, O’nun yakınlığına erince bir de baktım ki Kâbe benim etrafımda dönüyor. (90)

Bir gün sorarlar ki:

—Efendi hazretleri, nail olduğun tecellilere ve yüce makamlara ne ile eriştin?

—Nefsimden soyulup çıktım, yılanın kendi derisinden soyulup çıktığı gibi. Sonra dönüp nefsime baktım, ne göreyim; Ben O’yum. (91)

Bâyezid-i Bestâmî Hazretleri diyor ki:

—Âdemoğullarının yediğinden kırk yıldır hiçbir şey yemedim. (92)

Bâyezid-i Bestâmî Hazretlerine ziyarete gelen Ahmed bin Hadraveyh Hz.lerine der ki:

—Ne kadar zamandır yeryüzünde gezip dolaşıyorsun?

—Su akmayıp, bir yerde eğleştiği takdirde kokar, cevabı alır ve şu tavsiyede bulunur:

—O halde dalgalanan bir deniz ol ki kokmayasın. (93)

Bâyezid-i Bestâmî Hazretleri diyor ki:

—Kendimi tenzih ederim, şânım ne büyüktür. (96)

Bâyezid-i Bestâmî Hazretleri diyor ki:

—Sen bana ayna oldun ve hemen sonra ben o ayna oldum. Ve ondan işittim; şöyle diyordu:

“Kişi, o kişidir ki, oturur ve eşya ona doğru gelir. Veya oturur, eşya nerede olursa olsun ona hitap eder.” (101)

Bâyezid-i Bestâmî Hazretleri diyor ki:

—Cenâb-ı Hak beni öyle bir makama iletti ki, o makamda halkın hepsi beni O’nun iki parmağı arasında bulunur bir halde gördü. (102)

 

 

 
 
Yansıtan: Hamdi Cenik
İstanbul -20.01.2011
hamdicenik@hotmail.com
http://sufizmveinsan.com