Kayıt için burayı tıklayın




Kan, binlerce protein, metabolit, vitamin, element, gaz ve atık maddeyi içeren bir sıvı ile pek çok görevi olan çeşitli hücrelerin oluşturduğu şekilli kısımdan meydana gelir. Sayıca  büyük çoğunluğu oluşturan kırmızı kan hücrelerinin ise ayrı bir önemi vardır.

Dokularımızın canlılığını sürdürebilmesi için hayati önem taşıyan oksijen, kırmızı kan hücreleri vasıtasıyla taşınır. Alyuvarlar adı da verilen bu hücreler, dokulara oksijeni taşıma görevi için ideal olarak dizayn edilmiş olup, bünyelerinde bulundurdukları çok özel bir protein kompleksi sayesinde bunu başarırlar. Oksijeni bağlama özelliğine sahip bu protein, hemoglobindir. Ayrıca, kana kırmızı rengini veren de odur. 1 mm3 kanda ortalama beş milyon kadar alyuvar bulunur. 100 mL kanda ortalama hemoglobin miktarı 15 g kadardır. 1 g hemoglobin, 1.4 mL oksijen taşır. Yani, 100 mL kan ile dokulara 20 mL civarında oksijen gönderilebilir.

Normal kırmızı kan hücreleri, bikonkav diskler şeklinde olup, 8 mm çapında ve yaklaşık 2 mm kalınlığındadır. Oldukça esnek hücre zarlarının sayesinde, kılcal damarlardan geçerken şekilleri değişebilen bu hücreler, vücudumuzun en ücra köşelerine oksijeni ulaştırırlar.

Ortalama ömürleri dört ay kadardır. O sürenin sonunda parçalanırlar ve yerine yenileri yapılır. Vücudun ihtiyaçlarına cevap verecek hızda devam eden bu yapım-yıkım işlemine eritropoez adı verilir.

Son derece kontrollü bir şekilde meydana gelen eritropoezde bazı doku ve organların rolü büyüktür.

Böbreklerimizdeki bazı hücreler, eritropoetin adı verilen bir hormonu salgılar. Bu hormonun salgılanışı böbreklere kırmızı kan hücreleri tarafından ulaştırılan oksijen miktarı ile ters orantılıdır. Yani, gelen oksijen miktarı az ise eritropoetin salgısı artar. Eritropoetin, kemik iliğindeki ana hücrelere etki ederek, alyuvarların yapımını başlatır. Yaşam süresini tamamlayan kırmızı kan hücreleri ve hemoglobin, retiküloendotelyal sistem hücreleri tarafından parçalanır. Ortaya çıkan parçalanma ürünlerinin bazıları, tekrar kan yapımında kullanılmak üzere kemik iliğine gönderilir. Bu döngünün iyi bir şekilde işleyebilmesi için, normal böbrek fonksiyonlarına, sağlıklı bir kemik iliğine ve başta demir olmak üzere, yeterli miktarda yapı taşına ihtiyaç vardır. Döngüdeki bir komponentin, herhangi bir nedenle yetersizliği anemiye yol açar. Anemi ya da Türkçe söylenişi ile “kansızlık”, kanımızda alyuvarların, diğer adıyla eritrositlerin hastalığıdır.

Hemoglobin düzeyinde veya alyuvarların sayısında azalma ile ona bağlı olarak gelişen bulgulardır. Bu azalma, çoğu zaman o toplum için belirlenmiş normal sınırların altına düşmeyi ifade eder.

Alyuvarların yüzeyinde bulunan şeker tipini göstermek üzere kan grupları belirlenmiştir (A, B, 0) gibi.... A, B, AB ve 0 olmak üzere dört tip kan grubu vardır Gezegenimizde yaşayan herkesin şekeri 0'dır. Diğer kan gurubundaki kişilerin ise 0 şekere bağlı olarak A, B, veya hem A hem de B şekeri vardır.

Aynı kişide iki adet eşit, dominant ''alel''in bulunması, genetik açıdan mümkün değildir. Anne 0 resesif, baba A grubunda ise doğan çocuğun kan grubu A olur. Çünkü herkes 0 hücre yüzeyi şekerine sahip olduğu için, kan grubunu tespit ederken ikinci şeker tipine bakılır. Anneden B, babadan A alel gelirse doğan çocuğun kan grubu AB olur. Anne ve babanın şeker tipi A ise çocuğun kan grubu A olur. Anne ve baba resesif alele sahipse, çocuğun kan grubu 0 olur.

Hücreler, yüzeylerindeki protein ve şekeri çeşitli amaçlar için kullanırlar. Bu amaçlardan biri, bağışıklık sisteminin ''kendi'' ve ''kendi dışındaki'' ayrımını yapabilmesini sağlamaktır. Hücrelerimizde pek çok farklı yüzey belirleyici bulunur. Bunlar bağışıklık hücrelerine kendilerini tanıtmak zorundadır. A,B,0 olarak belirlenen alyuvarlar ayrıca ''Rhesus'' negatif veya pozitif olarak da gruplanır.

Niçin herkese herhangi bir kan grubundan kan nakli yapılamaz? Çünkü,bağışıklık sistemimiz kendinden saymadığı her şeye saldırır. Örneğin bir kişinin kan grubu A ise, bu alyuvar şekerinin hem A hem de 0 olması anlamına gelir. Bu durumda vericiden ancak A veya 0 grubu kan alabilir. O kişinin vücudu A ve 0'ı ''kendi'' gibi algılar. Ona yanlışlıkla B grubu kan verildiği takdirde bağışıklık sistemi kan hücrelerine saldırır ve kan nakli ölüm ile sonuçlanır.

0 grubu, herkese kan verebilir, çünkü herkeste 0 şeker bulunduğu için kimse bu kana karşı antikor üretmez.

AB grubu kanı olanlar ise herkesten kan alabilir, çünkü herkesin kanını kendisininkiymiş gibi algılar.

Ahmet F. Yüksel
& Dr.Işıl Yurdaışık
İstanbul - 17.03.2000

Kaynak:
Klinik hematoloji ve İmmunoloji: Prof.Dr.Ekrem Müftüoğlu
Düzen laboratuarı yayınları
Fizyoloji:Guyton

Not: Aralık 2000
Popüler Bilim Dergisi'nde yayınlanmıştır.


Üst Ana sayfa e-mail