(Çalışmaya engel olabilecek kaygı sıkıntı ve gerilimi azaltmak için yapılabilecekler)

Çalışmaya başlamak ve sürdürebilmek için aslında bir miktar stresin olması uygundur. Ancak bunun belli bir duzeyi aşması kişinin dikkat, konsantrasyon ve çalışma isteğini azaltır. Herhangi bir kişi için stres etkeni olabilen bir durum başkası için stres etkeni olmayabilir. Bu durum, karşılaşılan olayın kişi için ne anlam ifade ettiği ile ilgilidir. Olay bireyin cocukluk ya da erken erişkinlik döneminde yaşadığı sorunlarla bağlantılı ya da benzer ise , kişinin hissettiği sıkıntı duzeyi başkalarına göre daha yuksek olmaktadır. Ayrıca o esnada bireyin çevresinde destek verebilecek kişilerin olması, kişinin sosyoekonomik durumunun iyi olması,belirli bir işinin olması, iyi giden bir evlilik öyküsü, iyi bir eğitim düzeyi gibi dışsal kuvvetlerin mevcut olması da stresle başetmesinde önemli noktalardır. Küçük yaşlardan itibaren bireyin kaygısını başkaları ile paylaşabilmesi ve sosyal ortamlara daha çok girmesi de önemli bir rahatlatıcı etken olabilmektedir.

Stresle başetmede içsel kuvvetlerin de önemi büyüktür. Bireyin sorunlarla başetmek için yeterince kendini guclu hissedebilmesi, uygun dusunsel savunma mekanizmalarını kullanması ( olayları bilinçli olarak unutmaya çalışmak, sorunu konuşmak ve düşünmekten kaçınmak , sorunların sadece karşısındakilerden kaynaklandığını düşünmek gibi uygunsuz savunma mekanizmaları yerine başarılı kişileri örnek alarak çalışmak, öfkenin birden uygunsuz bir şekilde boşaltılması yerine , bunun bir resim, şiir ya da spor vb. bir başka alan üzerinden ancak daha üretken bir şekilde rahatlama sağlanması gibi), uygun düşünce şemalarının kullanılması ( hiç birşeyle başedemeyeceği, kendini kimsenin sevmediği, çevrenin çok kötü olduğu ve gelecekte de hiç birşeyin düzelmeyeceği şeklindeki olumsuz düşünce tarzları , negatif çıkarımlar ve genellemeler yerine en ufak bir aksiliği büyütmeyip, çabalarsa başarabileceğini düşünmek, olumsuz bir olayın akabinde hep olumsuz olaylarla karşılaşmayacağı, dünyanın en bedbaht insanı olmayıp, etrafında kendisi gibi sıkıntı çekebilen insanların olduğunu , çevresinin kendine yardım edebilecek dostlardan oluştuğunu düşünmek gibi olumlu düşünce şemaları varlığı).

Bireyin yaşı da stresle başetmede önemlidir. Yapılan çalışmalara göre 21 yaş sonrası her bir yaş artışında kişinin çalışma kapasitesinin % 1 oranında azalma gösterdiği saptanmıştır. İlerleyen yaş ile birlikte çalışma kapasitesi ile birlikte , strese tolerans ta azalmaktadır. Bunda bireyin değişen hormonel yapısı, daha önceki yaşlarda varolmayan hastalıkların gözlenmesi de etkili olmaktadır.

Cinsiyet te strese karşı koymada belirleyici faktörlerdendir. Kadınların erkeklere oranla strese daha az fizyolojik yanıtlar verdikleri, bunun sonucunda da daha uzun bir ömre sahip olup,bazı hastalıklara daha az yakalanıp, daha çabuk kurtuldukları bilinmektedir.

Stresle başetmek için zaman zaman kas gevşetme ve solunum egzersizleri, otohipnoz etkili olabilmektedir. Düzenli bir şekilde egzersiz yapmak ta bir yandan istenen bir vücut yapısı oluştururken, bir yandan da kalp atım sayısı ve kan basıncını azaltarak stres esnasında kalp-damar sisteminin aşırı çalışmasına engel olabilir.

Kişinin dış ortama mizahi bir bakış ile bakması da etkin bir savunma düzeneğidir. Bireyin özellikle kendisiyle de dalga geçip kendine gülebilmesi kaygıyı azaltabilir. Gülme ile birlikte beyinden endorfin gibi bazı hormonlar salgılanarak vücutta bir iyilik hissi oluşturabilmektedir.

Bireyin hangi dinden olursa olsun, din ile ilişkilerinin iyi olup , bu yönden çevresindekilerle uyum içinde yaşaması , birarada ya da tek başına dua ve diğer ibadetlerini yapması da stres yoğunluğunu düşürebilmektedir.

Bunların dışında gene de kaygı durumu yüksek bir düzeyde ise, bir psikiyatrist kontrolünde kullanılabilecek ilaç tedavileri de faydalı olmaktadır. Kaygı durumu başka bir psikiyatrik ya da vücutsal hastalığa bağlı ise öncelikle bunların tedavisi gerekmektedir.

Uzm.Dr. Bahadır Bakim
İstanbul - 16.10.2001
http://sufizmveinsan.com

 


Üst Ana sayfa e-mail