Kayıt için burayı tıklayın

Yeni bin yılın eşiği olan 2000’li yıllarda her yıl  en az 10 milyon yeni kanser vakasının oluşacağı tahmin ediliyor. Aynı yıl içinde 6 milyondan fazla kişinin de kanser nedeniyle öleceği hesaplanıyor.

Bazı kanser türlerinin tedavisinde büyük başarılar elde edilmekle beraber, genel ortalamaya oranlandığında  kansere yakalananların yarısından azında tedavinin başarılı olacağı bilinmektedir. Bu açıdan, küresel bir sorun olan kansere başka çözümler gerektiği de ortaya çıkmaktadır. Tüm sağlık olaylarında temel kural olan önlemenin, tedaviden çok  daha değerli olduğu kavramı, burada da ön plana çıkıyor.
Bir olayın önlenebilmesi için, o olayın neden ve nasıl geliştiğinin iyi bilinmesi gerekiyor.
Kanser neden ve nasıl oluşur:
Kanser bir çok nedene bağlı ve birçok aşamalar sonucu oluşan bir süreçtir. Kanser oluşumuna yol açan etkenler (karsinojenler), sürekli bölünerek çoğalan hücrenin genetik yapısını tahrip ederek mutasyon denilen genetik değişikliklere yol açarlar. Bunun sonucunda normal hücre, önce prekanseröz (kanser öncesi) hücreye daha sonra da kanser hücresine dönüşür. Bu çok aşamalı süreç, yıllar içinde gelişir. İşte korunma, bu yıllar süren sürecin değişik aşamalarında devreye girebilir. Primer ya da birincil korunma olarak adlandırılan yöntemde, kansere neden olan etkenlerin (karsinojen) oratadan kaldırılması ya da bu maddelerin hücrenin genetik yapısını bozucu etkisine karşı koruyucu maddelerin kullanılması söz konusu olmaktadır. Sekonder ya da ikincil korunma denilen yöntemde ise prekanseröz oluşumların giderilmesine çalışılmaktadır.

Kanserin Nedenleri:
Kansere yol açan etlenleri ana hatlarıyla 8 başlık altında toplamak mümkündür.

1. Kalıtsal yatkınlık
2. Kalori değeri yüksek, hayvansal yağdan zengin, et içeriği zengin beslenme
3. Sigara içmek
4. Aşırı alkol
5. Aşırı güneş ışığı
6. Bedensel hareketsizlik
7. Cinsellikle bulaşan virüsler
8. Ev ve işyerindeki karsinojenler

Bunlardan kalıtımsal yatkınlık kalınbağırsak, makat ve meme kanserlerinde; zengin beslenme, sindirim sistemi, meme ve prostat kanserinde; sigara ve diğer tütünlerin içimi, akciğer, ağız, gırtlak, yemek borusu, mide, pankreas ve mesane kanserlerinde önemli rol oynuyor. Aşırı alkolün de ağızdan makata kadar tüm sindirim sisteminde, karaciğerde ve memede kanser oluşumuna neden olduğu biliniyor. Aşırı güneş ışığı her türlü cilt kanserine yol açarken, hareketsizliğin rahim, prostat, meme ve kalın bağırsak kanserine, cinsellikle bulaşan virüslerin üreme sisteminin yanısıra karaciğer kanserine ve lenfoma ve sarkoma türü tümörlere yol açtığı biliniyor.

Kanserin Önlenmesi:
Kanserin yukarıda açıkladığımız nedenleri bilindiğine göre bunlara yönelik olarak alınacak önlemler korunmada önemli etkiler gösterecektir. Bunlardan uzaklaşmanın nedenli önemli olduğu yolunda çok geniş çalışmalar yapılmıştır. Bunların sonuçları sık sık yayınlanıyor. Ancak son yıllarda korunma önlemlerine önemli biri daha eklendi. Kimyasal korunma denilen bu yolun en önemli silahları arasında, vitaminlerle kalsiyum ve selenyum gibi minerallerden oluşmuş gıda takviyeleri ve bazı ilaçlar yer alıyor,

Korunmada İlaçların Önemi:
Son yıllarda yapılan çalışmalar meme kanserinin önlenmesinde Tamoxifen ve kalınbağırsakla rektum (makat) kanserleri ve iyi huylu tümörlerinin önlenmesinde Aspirin´in etkili olduğunu ortaya koydu.
Kanser oluşumuna neden olduğu bilinen etkenlerin uzaklaştırılması önlemler arasında ilk sırayı alır. Primer ya da birincil korunma denilen yolda, beslenmenin düzenlenmesi, sigarayı bırakma, aşırı alkolden kaçınma, güneş altında kalınan süreyi azaltmak ya da koruyucu faktörü yüksek olan güneş sütleri kullanmak, düzenli eksersiz yapmak, cinsel virüslerin neden olduğu kanserlerden korunmak için cinsel eş seçiminde titiz olmak ve kondom gibi korunma önlemlerini kullanmak önemlidir.

Aspirin de Koruyor ...
Kanserden korunmada etkili olduğu kanıtlanmış bazı kimyasallar mevcut. Tamoxifen ve bu gruptan ilaçların meme kanseri üzerinde koruyucu etkisi biliniyor. Kanser oluşumuna karşı koruyucu etkisi bilinen bir diğer madde de Aspirin.
Düzenli Aspirin kullanımı ile en büyük korunma, kalınbağırsak (kolon) ve makat (rektum) kanserleri ve selim tümörleri olan adenomlara karşı kendini gösteriyor. Aspirin´in koruyucu etkisi, yemek borusu ve mide gibi sindirim kanalının diğer organlarıyla, meme kanseri oluşumunda da kendini kanıtlıyor.
Kalınbağırsak ve makat (kolorektal) kanserlerinden koruyucu etki üzerine Melbourne Üniversitesi tarafından yapılan çalışmada, düzenli Aspirin kullanımının kanser oluşumunu %40 oranında önlediği ortaya konulmuş. Aspirin bu etkisini, hücrenin kontrolsuz çoğalmasını önlemek (antiproliferatif etki), programlanmış hücre yaşam süresini düzenlemek (apoptosis etki) ve karsinojenlerin neden olduğu bağışıklık azalmasını engellemek (immün etki) yoluyla gösteriyor.
Aspirin´in kanser oluşumuna karşı koruyucu etkisi ilk olarak 1988 yılında ileri sürüldü. O zamandan bu yana bir dizi klinik, epidemiyolojik ve deneysel veriler ortaya çıkarak bu görüşün doğruluğu kanıtlandı.

Kanserin oluşumunda, karsinojenler normal hücreyi etkileyerek genetik yapısını bozarlar. Bunun sonucunda prekanseröz (kanser öncesi) hücreler oluşur. Zaman geçtikçe bunlar da kanser hücresi haline dönüşür.
Prekanseröz hale gelmiş hücrelere karşı, kanser oluşmadan da yapılabilecek şeyler var. Bunlar arasında genetik testler, ve ayrıntılı sağlık kontrolları (check-up) sayılabilir. Rahim kanseri riskine karşı, benim de sık sık değindiğim Pap test ya da diğer söylenişiyle Smear test, kolorektal kanserlere karşı kolonoskopi denilen yöntemle kalınbarsağın incelenmesi ve dışkıda gizli kan aranması, ciltteki benlerin ve güneş lekelerinin belirli aralıklarla kontrolu, mamografi denilen yöntemle meme dokusunun görüntülenmesi, kanserleşme riski yüksek oluşumların zamanında tesbit edilmesi imkanını yaratmakta ve bu dokuların cerrahi yöntemlerle çıkartılması hayat kurtarıcı olmaktadır.

Görüldüğü gibi yakın bir zamana kadar amansız bir hastalık olarak nitelendirilen kanser, artık önlenebilir bir sağlık sorunu haline dönüşüyor.

Uzm.Dr. Kadri Bahtiyar
İstanbul - 01.10.2002
http://sufizmveinsan.com


Üst Ana sayfa e-mail