Kayıt için burayı tıklayın

İşte Kültür - İşte Yaşam!..


oplumsal yaşam içinde, herhangi bir olumsuz olayla karşılaştığımızda, genellikle kendimize yöneltilen eleştiriyi kabul eder gözükür, ama gizliden gizliye bu paylaşımı içimize sindiremeyiz. Savunma mekanizmamızın anında harekete geçmesi ise gayet doğaldır. Davranışlarımızı yanlış bulanlar, hatalı olduğumuzu yüzümüze söyleyenler veya yadırgadıklarını, hayal kırıklığına uğradıklarını ifade edenler karşısında kayıtsız kalamayarak, biz de onların yaşamlarındaki karanlık noktaları bulup dile getirme hevesine kapılırız. Karşımızdakini bir anda şaibeli biri ya da düşman gibi görmemiz işten bile değildir.

Ya da tersine, birisini sevmişsek, her nedense hayatımızı karartan olumsuz yanlarını bile doğal karşılayıp, onu bir masal kahramanı gibi tasvir etmeyi tercih ederiz.
Bizi gerçekten seveni ise, şayet menfaatlerimize uymuyorsa,  yanımızdan uzaklaştırmak için bin dereden su getirebiliriz.

Oysa birini sevip sevmememizin veya ona duyacağımız yakın ilginin evrensellikle herhangi bir ilgisi yoktur. Bu tamamen karşımızdakinin bize yansıttığı davranışlarıyla ilintilidir ve aslında bireylere, konulara duygusallıkla yaklaştığımızın göstergesidir.

Diğer yandan İnsanın kendini savunması için bir duygu ağına girmesi doğaldır. Onun yapısı zaten duygu dünyasını  içine alacak özelliktedir. Ancak, ortaya koyduğu eylem, akılcı sebeplere dayanmalıdır. Her aklına gelen, kişisel mantığa uyan bir sebeple bu mekanizmayı işletmeye başlarsa gerçeğin etki alanını daraltacak, işlerliliğini kaybedecek demektir.
İlginç olanı şu ki; Avrupalılar bu şekilde savunmaya geçmeyi akıllarının ucundan bile geçirmiyorlar. Batı kültüründe kendini bilinçsizce savunan, hele küfürlü sözlere karşılık veren biriyle karşılaşmanız oldukça zor. Muhatap bile kabul edilmiyor bu şekilde davrananlar. O insanın düz bir çizgide  yol aldığı kabul edilemiyor. Ama fikrî bir sorun varsa haklı çıkmak için mantık ölçüleri içinde  elden gelen yapılıyor.  
Batı insanının aklına bile getirmediği bu tarz, maalesef bizde ön planda yer alıyor. Asırlardır da varlığını devam ettiriyor. Çok acıdır ki; bu anlamsız, absürd, akıl dışı durumun  gelenek - görenek çerçevesinde biçimlenen davranışlarla bizleri sinsice sarıp sarmaladığını biliyoruz.

Kimse kırılmasın ama; insanların büyük bir vurdumduymazlıkla, dünyanın uygarlık anlayışından uzaklaşıp bir kültür öksüzü gibi kalmasının asıl nedenlerinden biri budur. Sözlerim, toplumun değerlerini kaybetmesi, yok etmesi anlamında anlaşılmamalı. Ancak bu değerler, insanın evrenselliğe açılımını da engellememeli.

İstanbul - 04.12.2002
http://sufizmveinsan.com

04-12-2002 Akşam Gazetesi
Popüler Bilim Mart 2003


Üst Ana sayfa e-mail