İnsanımızın beyinsel zeminini -veri tabanını- tahrip ederek, “Ruhsal bozukluklar” sınıfında bir kitle oluşturma çalışmaları, artçı depremler paralelinde bütün hızıyla devam ediyor.

Basından yansıyan haberlere göre “akla, mantığa ve bilime sığmayan dedikodular yüzünden, insanlar uykusuz geceler geçiriyor.”

Söz konusu haberlerin birinde de, “Gökyüzünde dört yıldız kare oluşturdu; bu, deprem habercisidir” diyenler, falcılık ve kehanette bulunmakla suçlanıyor.

“Falcı” diye adlandırılanlar , konuyu bilimsel olarak etüt eden astrologlardır.

Ve onların uğraş alanı olan astroloji, İdris Nebi’nin  zatına tahsis edilmis bir ilimdir.

Şayet, Ku’ran’ı dikkâtle incelersek, yaklaşık yarısının, gökyüzünü kaplayan yıldızlar ve güneş sistemleri ile ilgili olduğunu görebiliriz.

Astronomi ve astroloji ile alakalıdır anlatılanlar...

Yıldızlara, böylesine önem verilmişken,  söylenenler doğrultusunda, onları inceleyen ve sistemine dair bilgiler veren bir branşı nasıl “hurafe ve aldatıcı” olarak kabul etmeye cüret edebiliriz!..

Bu noktada, eğitim görevlilerine ve hocalarımıza çok iş düşüyor... 

Ne var ki, din adamlarımız astrolojiyi “batıl” olarak niteleyip ilgi alanlarına almamakta ve üzülerek söylüyorum ; çok yetersiz kalmaktadırlar... Böyle olunca, halka neyi anlatabilecekleri merak konusu haline gelmektedir.

Meselenin inceliğini kavrayamayan veya peşin hükümlü inanmayanlar zümresi ise, yıldız- insan  bağlantısını kuramadıkları için, açıklama yapan kişileri “falcı” kategorisine yerleştirmekten kaçınmamaktadır.

Hz Resulullah, bakın bir Hadisinde bu ilişkiyi ne şekilde değerlendirmiş;

" Benim ashabım, gökyüzündeki yıldızlara benzer. Hangisine giderseniz, hidayet bulursunuz."

“Camilerde astronomi de anlatılmalı” diyen Çetin Altan'ın nasıl haklı olduğu ise ortadadır.

Basının üzerinde durduğu ikinci önemli husus,

"Bilim adamlarının depremin belki üç yıl daha devam edeceğini söylemelerine istinaden, okulların kapatılmasını istememeleridir"

Depremden psikolojik yönlü kurtulmanın çaresi ise," korkuyla dost olmak ve  onu terbiye  edip depremle birlikte yaşama becerisini geliştirmekmiş".

Garip bir cilve olacak, haberi veren gazetenin arka sayfasındaki manşet haber şuydu:

“BÜYÜK KAÇIŞ”

“Amerika’da bir milyon insan, saatte tam 248 km hızla gelen, ülke tarihinin en büyük kasırgası Floyd’dan kaçıyor...”

Buna ne demeli?..

Belki artçı kasırgadır!..

Kaçmak, doğru bir hareket değildir.

Halkın bilinçlenmesi şarttır, denmiyor.

Zahir ehli, Hz.Ömer’i Allah’ın adaletini uygulayan insan olarak tanır. Onun meşhur “Cebel” hadisesinin hangi hikmetlere dayandığını çoklarımız bilmez.

Allah’ın o gücü kendisine fetih yollu verdiğini de kimse pek akıl etmez.

O, aklı selim sahibi biri olarak,İslam ordularını, salgın hastalık yüzünden, kente girmekten men etmemiş miydi?...

Sabredin,

Kendinize acımıyorsanız bari çocuklara acıyın!..

Bir çocuk, bir nesil kolay yetişmiyor...

Cehaletin bu kadarı sizce fazla değil mi?!..

Ahmet F. Yüksel