Dua ve Fizik

 

 Algıladığımız madde alem ve oluşan şekiller, algılayan olmadığı zaman, yada gözlemleyen olmadığı zaman, sırf dalgalardan ibaret bir oluşum göstermektedir...

 Yapılan deneyler de elektronu gözlemlemeye çalıştığımız zaman parçacık, gözlem yapmadığımızda da dalga özeliği gösterdiğni ortaya koymuştur.

 Olay bu şekilde cereyan etmesine rağmen ,bilincin algılamasıyla oluşan parçacık (madde) alem, bize mutlak gerçekmiş gibi geliyor.

 

 Eğer madde alemin sadece bilincin gözlemek istediği manaların açığa çıkışı olarak algılayabilirsek, kendimizide beden boyutundan soyutlayabiliriz. Böylelikle bilinç boyutunda (dalgalar boyutunda) yaşama geçebiliriz.

 

 Bu yaşam boyutu cennet yaşantısıdır...

 

 Burdan da dua kavramını kuantsal yaşamla birleştirebiliriz.

 

 Aslında madde aleminde oluştuğunu gördüğümüz tüm

olayların bilincin kuantsal boyuttan kendi dilemesi sonucu, dalgaların

belli şekillere, seslere, görüntülere, kokulara, yani parçacık

özeliği veren madde alemine inişi söz konusudur...

 Buradan da şu anlaşılmalıdır ki dua bir üst boyuttan yani kuantsal

 boyuttan bilincin dilediğini yaratmasıdır... Esasında herkes bunu belli ölçülerde yapar ama farkında değildir!..

 

 Dua da yaratma sırrı vardır!..

 

 Olayların oluşumu bilincin, kuantsal boyuttan tertipleridir...

 

 Bununla birlikte dua aslında kuantsal boyutunda derununda bulunan

daha öz boyuttan gelir. Burası ismi-azam boyutudur.

Benim zannıma göre ismi azam HU ismidir. HU ismi ile dua etmek demek olayı HİÇLİK boyutundan ele almak demektir.Yalnız fizik bu boyutu tespit edemediği için bunu söylememinde pek bir manası yoktur. Olayın oluşumu, Hiçlik boyutundan başlar, kuantsal boyuttan ve en sonunda madde boyutunda açığa çıkar...

Hasan Demir

Fizik Mühendisi