Depremin insan psikolojisindeki
artçı şokları...

    Yaşadığımız büyük deprem tüm insanlarda onarılması güç yaralara, yerine tekrar gelemeyecek kayıplara neden oldu. İnsanlar hayatlarını tekrar kurmaya çalışırken, bir taraftan da Allah’ın onları cezalandırdığı yolundaki söylentilere bir anlam vermeye çalışıyorlar. Yağmur, çamur, olanakların kısıtlılığı da cabası...

Tüm bu olanlar yetişkinleri, yaşlıları ve çocukları altından kalkamayacakları psikolojik sorunların altına itti. Yetişkinler ve yaşlılar yaşadıkları büyük şokun ardından ya hiçbir şey yokmuş gibi davranıp olayı hafızalarından silmeye çalışarak yardım almayı reddediyorlar ya da sorunun farkında olup yardım almakta büyük zorluk çekiyorlar. Kişilerin bu duygusal değişikliklerine “Travma Sonrası Stres Bozukluğu” deniyor. Bu hali yaşayan insanların duyguları ani değişiklikler gösterir ve bu duygusal değişikliklere bağlı olarak fiziksel değişiklikler de (ani terleme, titreme, kalp çarpıntısı...) meydana gelir.

 Siren sesi, araba alarmı, her ay felaketin olduğu tarih, insanlarda büyük korkular yaratır. Kendilerini toplumdan soyutlayıp, normal yaşamdan koparlar.

Yaşanan büyük korku rüyalara da büyük ölçüde yansır. Rüyalarında evlerinin yıkıldığını,yakınlarını kaybettiklerini, sevdiklerinin yıkıntılar altından yardım istediğini, ama onlara yardım edemediklerini görürler.

Yaşlılara ve çocuklara göre daha mantıklı ve akıllı davranan yetişkinler, gördükleri rüyaları normal karşılamaya çalışarak bir ölçüde kendilerine yardımcı olurlar. Ama normal zamanda da ölüme çok yaklaştığını düşünerek korkan yaşlıları deprem sonrasında daha da büyük bir korku sarar. Rüyalarında öldüklerini, evlerinin yıkıldığını enkaz altından çıkarılamadıklarını görmeye başlarlar.

Yaşlarının getirdiği duygusallıkla ölüm korkusunu tüm benlikleriyle yaşamaya başladılar. Eğer kendilerinden daha genç bir yakınlarını, evlatlarını, torunlarını kaybettilerse, kendilerini suçlayarak Allah’a isyan etmeye başlarlar. Öyle ya! O yaşını başını almış, yaşayacağı kadar yaşamıştı. Allah onların yerine kendisini almalıydı...

Geleceğin garantisi gençlere ve çocuklara gelince... Çevrelerinde olup bitene bir türlü anlam veremeyen ve bu büyük şokla baş etmeye çalışan çocuklar... Belki de en yakın arkadaşını, annelerini, kardeşlerini kaybetmişler; onları görmek istiyorlar ve en yakındaki insanı soruyorlar nerede olduklarını. Hepsine de verilen cevaplar hemen hemen aynı : ”Annen ve baban hastanedeler, bir iki güne kalmaz gelirler, arkadaşın Ayşe de ailesiyle birlikte yakınlarının yanına yerleştiler. Fırsat bulunca ziyaretlerine gideriz”.

Çocuk büyük bir umutla ailesini ve arkadaşını göreceği günü bekliyor. Ama ne gelen var ne giden... Onu bir süre böyle oyalamak belki geçici bir çözüm getirebilir; ama bir süre sonra onun kaldırabileceği ölçüde ve anlayabileceği bir dille,  alıştıra alıştıra anlatmak gerekir. Soruları sürekli geçiştirilen çocuk, zaten zaman geçtikçe olumsuz giden bir şeyler olduğunu anlayacaktır. Anlatıldığı  taktirde bunu anlamaya çalışacak ve kendi diliyle mutlaka yardım isteyecektir. Çünkü yavaş yavaş gerçekle yüz yüze gelmeye başlayan çocuğun içinde fırtınalar kopmaya başlar ve bunları yardımsız, sevgisiz ve tek başına asla dindiremez. Yetişkinlerde,  yaşlılarda ve gençlerde olduğu gibi tüm hayalleri ve umutları yok olmuştur. Artık oyuncakları da yoktur. Bütün sırlarını anlattığı, annesi dövdüğünde şikayet ettiği bebeği Fatoş da yıkılan evlerinin altında kalmıştır. O da herkes  gibi kendini yalnız hisseder...

Gençlerde durum çocuklardan biraz daha farklı... Onlar depremin farkındalar, her an “sallanıyoruz” korkusunu hep yaşıyorlar. Ama biraz daha bilinçliler. Depremin neden olduğunu, nasıl korunulacağını, ne şekilde tedbir alınması gerektiğini biliyorlar. Ama onların da yardıma ihtiyacı var.

Depremi yaşayanların büyük bölümünde görülen bir rahatsızlık da “Panik Atak”...Gençler, çocuklar, yaşlılar ve yetişkinlerin ortak korkusu: “Ya tekrar olursa, acaba sallanıyor muyuz”. Her kafadan çıkan ayrı bir fay hattı söylentisi de bu korkuları tetikliyor tabii ki...

Yardım almaktan kaçan panik atak hastaları bir süre sonra daha da büyüyen korkularıyla baş edemez hale gelirler. Ani titremeler, terlemeler, kalp çırpıntısı, aşırı evham, kendine güvensizlik baş gösterir. Kendilerini hayattan izole edip kabuklarına çekilirler. Ufak bir ses, hafif bir tıkırtı onların aniden gereksiz bir kaygıya kapılmalarına, terlemelerine, korku duymalarına neden olur.

Belirsizlik duygusu da insanları bunalıma iten başlı başına bir etken. “Olacak mı olmayacak mı” düşüncesi, insanları büyük bir çıkmaza sokmaya yeter. Tedbir almaya çalışırken hissettikleri korku, duygu ve düşüncelerini sağlıklı kullanmalarına engel olur. “Belki de olmaz” diye düşünüp tedbir almaktan vazgeçince de kendilerini suçlu hissetmeye başlıyorlar. Eğer deprem olursa sorumlusunun kendileri olacağını düşünüyorlar. Bu ikilem hayatlarını zehir ediyor.

  

Tüm bu korkuları yenmek için yardım almak şart. Kendi kendimize de yapmamız gereken bazı şeyler var tabii ki...

__Duygularınızı açıkça belirtin. Ağlamaktan, korkularınızı anlatmaktan kaçınmayın.

__ Sürekli deprem anını düşünmeyin. İleride olası bir depremde neler yapmanız gerektiği hakkında fikir edinin.

__ Uykunuzu düzene sokun. Ruhsal ve fiziksel sağlığınız için bu gerekli...

__ Her söylenene inanmayın. Gazete ve televizyon kanallarında reklam kaygısıyla verilen her habere inanmayın.

__ Mantıklı ve bilimsel haberlere inanın. Deprem öncesinde, sonrasında ve deprem sırasında yapmanız gerekenleri anlatan yayınları tercih edin.

__ Evden uzaklaşmak, yaşadığınız mekanı terk etmek yerine ortamı yaşanılacak hale getirmeyi deneyin.

__ Kendinizi meşgul edecek şeyler bulun. Resim, müzik, bilimsel araştırmalarla ilgilenin.

__ Çocuklarınızın da duygularını anlatmalarına yardımcı olun. Ona dokunun ve sizin için önemli olduğunu hissettirin. Olumsuz görüntülerden ve yayınlardan uzak tutun.

__ Onların beslenmesine dikkat edin. Fiziksel sağlıkları iyi olunca psikolojileri de olumlu yönde etkilenecektir.

__ Deprem hakkında kaldırabileceği şekilde bilgi verin. Kaybettiği yakınları varsa ağlamalarına izin verin. Kaldırabilecekleri şekilde açıklamalar yapın.

ÖZGE İLHAN  
19.11.1999