
Eûzubillâhimineşşeytânirracîm Bismillâhirrahmânirrahîmi

“Selâmun aleykum ketebe rabbüküm alâ nefsihir rahmeti”
[6/54]Ayetlerimize inananlar sana
geldiğinde onlara de ki:
Selâm size! Rabbiniz merhamet etmeyi kendisine
yazdı.
Gerçek şu ki: Sizden kim, bilmeyerek bir kötülük yapar, sonra
ardından tevbe edip de kendini ıslah ederse, bilsin ki Allah çok
bağışlayan, çok esirgeyendir.

“Selâmun aleykum bimâ sabertum fenıme ukbed dâri”
[13/24](Melekler:)
Sabrettiğinize karşılık size selam olsun! Dünya yurdunun sonu
(cennet) ne güzeldir! (derler).

“Selâmun aleykumud hulul cennete bimâ kuntum ta’melûne”
[16/32](Onlar,) meleklerin, "Size
selâm olsun. Yapmış olduğunuz (iyi) işlere karşılık cennete girin"
diyerek tertemiz olarak canlarını aldıkları kimselerdir.

“ve selâmun aleyhi yevme vulide ve yevme yemûtu ve yevme yubasü
hayyâ"
[19/15]Doğduğu gün, öleceği gün ve diri
olarak kabirden kaldırılacağı gün ona selam olsun!

“ves selâmu aleyye yevme vulidtu ve yevme emûtu ve yevme ubasü hayyâ"
[19/33]Doğduğum gün, öleceğim gün ve
diri olarak kabirden kaldırılacağım gün esenlik banadır.

“Selâmun aleyke seestağfiru leke rabbi innehû kâne bî hafiyyâ”
[19/47]İbrahim:
Selâm sana (esen kal) dedi,
Rabbimden senin için mağfiret dileyeceğim. Çünkü O bana karşı çok
lütufkârdır.

“Ves selâmu alâ menit tebeal hudâ”
[20/47]Haydi, ona gidin de deyin
ki: Biz, senin Rabbinin elçileriyiz. İsrailoğullarını hemen bizimle
birlikte gönder; onlara eziyet etme! Biz, senin Rabbinden bir âyet
getirdik.
Kurtuluş, hidayete uyanlarındır.

“Ve selâmun alâ ıbâdihillezînastafa”
[27/59](Resûlüm!) De ki: Hamd olsun
Allah'a, selam olsun seçkin kıldığı
kullarına. Allah mı daha hayırlı, yoksa O'na koştukları
ortaklar mı?

“Selâmun aleykum lâ nebteğil câhilîne”
[28/55]Onlar, boş söz işittikleri zaman
ondan yüz çevirirler ve: Bizim işlerimiz bize, sizin işleriniz size.
Size selam olsun. Biz kendini bilmezleri
(arkadaş edinmek) istemeyiz, derler.

“Selâmun kavlen min rabbir rahîmin”
[36/58]Onlara merhametli Rabb'in
söylediği selam vardır.

“Selâmun alâ nuhin fil âlemîne innâ kezâlike neczil muhsinîne innehû
min ıbâdinel mu’minîne”
[37/79]Bütün
âlemlerden Nuh'a selam olsun! [37/80]İşte biz iyileri böyle
mükâfatlandırırız. [37/81]Zira o, bizim inanmış kullarımızdan idi.

“Selâmun alâ ibrahîme innâ kezâlike neczil muhsinîne innehû min
ıbâdinel muminîne”
[37/109]İbrahim'e
selam! dedik. [37/110]Biz iyileri böyle
mükâfatlandırırız. [37/111]Çünkü o, bizim mümin kullarımızdandır.

“Selâmun alâ musa ve harûne innâ kezâlike neczil muhsinîne innehumâ
min ibâdinel mu’minîne”
[37/120]Musa
ve Harun'a selam olsun. [37/121]Doğrusu biz, iyileri
böylece mükâfatlandırırız. [37/122]Şüphesiz, ikisi de mümin
kullarımızdandı.

“Selâmun alâ ilyâsîne innâ kezâlike neczil muhsinine innehû min
ibâdinel mu’minine”
[37/130]İlyas'a
selâm! dedik. [37/131]Şüphesiz biz, iyileri işte böyle
mükâfatlandırırız. [37/132]Çünkü o, bizim mümin kullarımızdandı.

“Ve selâmun alel murselîne”
[37/181]Gönderilen bütün peygamberlere
selam olsun!

“Selâmun hiye hatta metleıl fecri”
[97/5]O gece, tan yerinin ağarmasına
kadar bir esenliktir.

“Selâmun aleykum tıbtum fedhulûha hâlidîne”
[39/73]Rablerine karşı gelmekten
sakınanlar ise, bölük bölük cennete sevk edilir, oraya varıp da
kapıları açıldığında bekçileri onlara:
Selam size! Tertemiz geldiniz. Artık ebedî kalmak üzere girin buraya,
derler.

“Selâmun hiye hatta metleıl fecr”
[97/5]O gece, tan yerinin ağarmasına
kadar bir esenliktir.
İstanbul -05.05.2008
http://sufizmveinsan.com
|