Tarafgirlik Üzerine

Kendisi gibi düşünen, inanan, yaşayan insan ya da toplulukları savunma,buna karşılık kendisi gibi düşünmeyen kesime cephe alma şeklinde beliren tarafgirlik, taklidi bilgi düzeyinde kalan ve ötesine geçemeyen insanların 30 derecelik yaşam perspektifli bakış açılarının bir göstergesidir.Bu dar perspektifin temelinde de yaşam sistemini evrensel boyutta okuyamamak yatıyor kanaatimce.

Tarafgirlik, toplumun değişik katmanlarında gözlemlenebilen bir olgudur. Siyasal yaşamda, partizan anlayış şeklinde tezahür etmektedir.Sporda fanatik derecede takım taraftarlığına dönüşmekte, uluslararası ilişkilerde ise taraf ülkelerin müşterek çıkarlar için taraf oluşturmaları tutumu olarak sergilenmektedir.Dar daireden başlayarak geniş daireye doğru yayılan bu tarz tarafgirlik tutumları, maalesef genelde  ego merkezli bencil bir tutum olarak gözlemlenmektedir.Hepsinde de körü körüne bir tarafgirlik ve teslimiyet özelliği hakimdir. Dini değerlendirme noktasına baktığımızda ise tarafgir anlayış doruk dereceye çıkmaktadır adeta.Birtakım dinsel sınıflar ve cemaat örgütlenmeleri şeklinde oluşumlar göze çarpmaktadır.Bu tarz oluşumlarda bir üstünlük ve gösteriş çabası sezinlense de üstünlüğün gerçekte ilim ve düşüncedeki üstünlük olduğu aşikardır.

Yaşamları fedakarlık ve çileyle geçmiş İslam büyüklerimiz bizlere insanı hayran bırakacak düzeyde bir ilim ve düşünce mirası bırakmışlardır. Ferdi muhatap alarak ferdi planda insanlığa faydalı bireyler yetiştirme gayreti içinde olmuşlardır.Bu noktada yaşamları son derece mütevazı geçmiştir.Hatıraları önünde saygıyla eğiliyoruz.

Tarafgirliğin olduğu yerde evrensellikten ve özgür düşünceden kesinlikle söz edilemez. Sadece kendi müntesiplerine değer verip kendi müntesibi olmayanları dışlayan bir dinsel anlayış (Sistemi Algılama ve Değerlendirme noktasında) ne derece evrensel ve insani olabilir! Bunu taktirlerinize bırakıyoruz.

Yine tarafgirlik anlayışının sonucu olarak sorgulamadan herkesin inandığı gibi inanıp idrak etmediğimiz şeyleri benimseyerek taklidi düzeyde bir yaşamı kabullenmek durumunda kalıyoruz.Aklımızı dahi bir noktadan sonra ipotek edebiliyor ve düşünmeden etrafa ve şartlanmalara tâbî olabiliyoruz.Akıl ve şuur sahibi düşünen bir yapıyla yaşamımıza yön veremiyoruz. (Aklı Selim ve evrensel düşünceye sahip insanları tenzih ederiz.)

Tarafgirlik anlayışı tarih boyunca değişik şekillerde tezahür etmiştir. Sonuçta hüsran, gözyaşı ve pişmanlık getiren savaşlar bu anlayışın en acıklı örnekleridir. Günümüzde de yaşanan mezhep savaşlarının kanlı bilançosu ve aşırı ırkçı bir tarafgirliğe sahip bazı milletlerin kendi milliyetinden olmayan kesime uyguladığı asimilasyon politikaları ve emperyal tutumları ise malumunuzdur.

Esasında, tarafgirliğin asıl geçerli olduğu ve olması gerektiği nokta Hak ve Hakikâttir.Hakk’a ve Hakikâte taraftar olabilmek önemlidir.Tahkik ehli olan Hak ve Hakikât ehlinin inanç potansiyeli yüksek ve güçlü olduğu için bu özellikleri onlara güçlü bir dayanak noktası teşkil etmektedir. Bu noktadan aldıkları kuvvetle tarafgir bir tutum içine girme ihtiyacı hissetmezler.İnanç zafiyeti olan güçsüz insanlar ise zayıf oldukları için kuvvetli bir tarafgir tutum sergilerler. (Çakalların sürü teşkil etmeleri örneğinde olduğu gibi.)

Geçici menfaatler uğruna çıkar birliği yapanlar ne derece güçlü olabilir ki?Tarafgirlik anlayışında “dava adamı” olmak esastır.Tahkiki düzeyde ilim ve araştırma önem taşımaz.Dava insanı sloganından yola çıkan bu insanlar, maalesef okuyan ve araştıran belirli bir aydın kesimi neredeyse okumaya ve düşünmeye düşman hale getirmiştir.Bunlar üzerinde tefekkür edilmez, bunlar konuşulmaz, bunlar yapılmaz, sakıncalıdır. Sen ne deniyorsa onu yap ve karşı gelme gibi telkinlerle insanlar adeta android gibi yetiştirilmiştir.Yeniliğe ve yeni düşünceye resmen savaş açılmıştır.Tarafgir anlayış, sevginin bölünmezliği ilkesini çiğnemiştir.Tüm insanlığı sevmek yerine kendisine inananlara muhabbet besleme şeklinde tuhaf ve manasız bir sevgi anlayışı getirilmiştir.İnancı, kin ve nefret haline getirmiştir.

Hattızatında mana büyüklerimizin hiçbiri tarafgir bir tutum sergilememiştir ve kesinlikle böyle bir tutumun içine girmezler.Bilakis tüm insanlığı yaratandan ötürü sevme prensibini şiar edinmişler ve insanlara barışı ve gerçek sevgiyi aşılamışlardır.Sürekli evrensel anlayışın savunucusu olmuşlardır.Allah Rasulü’nden aldıkları feyz nispetinde evrenlere rahmet vesilesi olmuşlardır.O yüce şahsiyetin evrenselliğinden nasip alamayanlar ise tarafgirliğin tutsağı haline gelmişlerdir. Kısacası, Hakikât ehlinin tarafsızlığı izzetinden kaynaklanır.Tarafgir anlayışa sahip insanların birlikteliği ise gerçekte zafiyetlerinin ve aciz oluşlarının bir göstergesidir.

ahad103@hotmail.com
17
.07.2006
http://sufizmveinsan.com


Üst Ana sayfa e-mail