Bir Filmin Düşündürdükleri

Yeniden merhabalar efendim. Sizlerle yeniden birlikte olmanın sevincini   yaşıyorum. Bu yazımda sizlere yeni vizyona giren bir filmden edindiğim izlenimleri dile getirmek istiyorum. 16 Aralık’ta vizyona giren King Kong filmini bilirsiniz. Değişik dönemlerde gösterilen King Kong, gerçekten etkileyici görsel efektler ihtiva eden bir Peter Jackson yapımı. Vizyonu takibe çalışan bir kardeşiniz olarak izleyeceğim filmde seçici olmaya gayret ediyorum. Bu film de bana göre önemli diyebileceğim mesajları ihtiva ediyor. En önemli mesaj da filmin final sahnesinde veriliyor. Zaten bir senarist bir düşünce sistemini insanlara vermek istediğinde mesajı genelde finale saklar. O mesaj da  film kahramanımız savaş uçakları tarafından kurşun yağmuruna tutulup öldürüldüğün de başında toplanan gazetecilerin ölümüyle alakalı yorumlar getirirlerken, başrol oyuncularından film yapımcısı rolündeki şahsın şu sözüydü: ”Onu kurşunlar değil güzellik öldürdü”. Evet, buradaki ifadede çok boyutlu anlam ihtiva edebilen güzelliğin, en vahşi olan varlığı bile dize getirebileceği vurgulanmak isteniyordu diyebiliriz. (Manevi güzelliğin nefsin tüm kötü hasletlerini öldürmesi öreneğinde olduğu gibi). Bir ikinci mesaj da içinde yaşamakta olduğumuz evrensel sistem ve düzende her an geçerli olan temel yasa  olan “Güçlü Olan Kazanır” gerçeğinin vurgulanmasıydı. Çünkü yaşam sisteminde her an  Yaratıcının Kudret Sıfatı açığa çıkmaktaydı.Yaşamda beşeri değer yargılarına ve duygulara asla yer olmadığı da vurgulanmak istenen diğer bir gerçeklikti.

Sinemanın, muhteviyatı ve insanlara sunduğu mesajların içeriğine göre önemli hakikatleri ihtiva edebileceğinden önceki yazılarımdan birinde söz etmiştim. Hayat zaten bir tür sinema perdesi gibi.. Bizler de bize verilen senaryoyu takdir programımıza göre ister istemez oynamaktayız. Bediüzzaman Hazretleri de birçok hakikati dile getirirken adeta karşısında beliren bir tür manevi sinema perdesinden gördüğü belirli vizyonlardan ve sembolik işaretlerden yola çıkarak belirtmiş.

Tek bir kaynaktan gelen ışık(ilim), beyazperdeye (safi cazibe merkesi o-lan Velilerin gönlüne) yansıyarak renkleniyor ve böylece belirli vizyonlar açığa çıkıyor. Alim ve Fazıl insanlar da kendi veri tabanlarındaki bilgi birikimlerine ve müşahedelerine göre bu filmi anlamlandırıp bizlere yansıtıyorlar. Buna sistemin belirli açılım neticesinde okunması da diyebiliriz. Cemali tecellilerin de ötesinde Celali sıfatların açığa çıkışının müşahedesinin verdiği haşyet duygularının dile gelişi pek kolay olmasa gerek. Bu hissedişi ancak yaşayan bilebilir. Yaşadıklarını biliyorlar ve de aynı zamanda yaşadıklarını biliyorlar.

Allah onların sırlarıyla ve halleriyle sırlanmayı ve hallenmeyi bizlere nasip etsin.

Sözünü ettiğim anlamlandırma işlevi de zihin ekranında beliren belirli imajların zihinsel tasvir yeteneğinin gücüyle yorumlanmasıyla oluşuyor diyebiliriz. Risalei Nurlar baştan sona bu tarz sinevizyonlarla doludur. Mevcut hayal gücümüz ve tasvir (yorum) yeteneğiyle zihin ekranına yansır tüm sembolik temsiller ve anlatımlar. Bunlar da genelde hikayeler şeklinde dışa vurulur.Bu özelliği Mevlana Hazretlerinin Mesnevisinde de görebiliriz.

Bir de şunu eklemekte fayda görüyorum.  Mevcut senaryo her ne kadar eleştiriye açık gibi görünse de ve bizce eksik ve kusurlu gibi algılansa da senaryoya müdahele şansımız maalesef yoktur. Yazan yazılmış ve yaşanmıştır. Bu gerçek aynı zamanda kader programının işleyiş sistemini bizlere hatırlatmaktadır. Yeni vizyonlarda buluşmak üzere iyi seyirler efendim….

20.12.2005
http://sufizmveinsan.com


Üst Ana sayfa e-mail