27. Bölüm

İster Azizler isterse de medyum olarak adlandırılan insanlar olsun, olağanüstü fenomenlerden sadece birine sahip değillerdir. Belki öncelikle bir tanesi ile başlayabilirler, ama bu zamanla artarak çoğalmaktadır. Bunlardan bir kısmı da, birçok fenomen sergileyebilme yeteneğine sahip olmalarına karşın, aralarından birkaçı ağırlıklı olmak üzere bu güçlerini ortaya koymaktadırlar.

Bu yeteneklerinin açığa çıkması veya fark edilir hale gelmesi ise, genelde çocukluk ve ergenlik dönemlerinde daha sık görülmekle birlikte, hayatın her döneminde, başlarına gelen üzücü ve şok edici bir olay sonrasında oluşmaktadır. Mesela, sevilen bir kişinin kaybı, geçirilen ya da tanık olunan bir kaza...vs. Kimilerinde de, potansiyel olarak var olan bu İstidraç yeteneği, Hüddam ilmine (cinlerle direkt iletişim kurarak onların irtibatlarına) dayalı çeşitli şekillerdeki çalışmalar ( ki büyük çoğunluğu bunun farkında değillerdir) ya da çeşitli zikir, oruç, riyazat, inziva, derin tefekkür...vb ibadet adı altındaki çalışmalar sonucunda açığa çıkmaktadır.

Bu tür insanlardan biri de, İskoçyalı medyum Daniel Dungles Home’ dur. D.D. Home, on üç yaşında iken çok sevdiği arkadaşını rüyasında ölmüş olarak görür. Bundan çok etkilendiği için, annesi halasına bir mektup yazarak, yaz tatilinde Home’un onu ziyareti sırasında tanıştığı arkadaşının durumunu sorar. Cevap ilginçtir. Çünkü Home, rüyasında gördüğü gün, arkadaşı ölmüştür. Daha sonra Home, ruh çağırma seanslarına katılmak başta olmak üzere, bu tür konulara eğildikçe yeteneklerinin zamanla yavaş yavaş artmakta olduğunu fark etmeye başlar. Her gittiği yerde, olağanüstü olaylar meydana gelmeye başlar. Örneğin, herhangi bir evde bulunurken, bir anda çeşitli sesler duyulmakta, (kapalı bulunan) kapılar, pencereler açılıp kapanmakta, eşyalar hareket etmekte, bir kısmı olduğu yerde kırılmakta ya da yere düşmekte, aniden havada çeşitli nesneler materyalize olarak oraya buraya savrulmakta, ki bunların içinde çiçekler de belirmekte olup insanların kucaklarına düşmekte, anlatılamayacak derecede güzel kokular duyulmakta, evin içinde birden bire ateş topları ortaya çıkıp etrafta dolaşmakta...vb idi.

Bir defasında da; Home, 1868 yılında savaş muhabiri ve aynı zamanda da bir subay olan Lord Adare ile avukat H.D. Jencke’nin gözleri önünde, ocakta yanmakta olan ateşi iyice karıştırarak kafasını bu kömürlerin içine sokar ve yüzünü iyice bastırıp kafasını korların içine gömdükten sonra, sıcaklığı 600-700 santigratın üzerinde olan bu közleri avuçlayarak orada bulunan insanların bunlara dokunmasını ister. Bu ateşe dokunan insanlar ise, tıpkı ateş üzerinde yürüyen Hint fakirlerinin elinden tuttuğu bir şüpheciye ateşe karşı bağışıklığı aktarması gibi, Home’ un aktardığı bu özellik sayesinde ateşten hiç etkilenmezler (bkz. Metafiziksel Yanılgılar 19). Kendisi gibi çeşitli medyumik yeteneklere sahip olan arkadaşı S.C.Hall ile yaptığı bir gösterisinde de Home, iyice alevlenmiş ve iki eliyle ancak kaldırabileceği büyüklükteki bir közü ateşten alarak Hall’ın başının üstüne koyar. Belli bir süre böylece kalan Hall’ın tek hissettiği şey çok sıcak olan bu nesnenin, kendisi tarafından ılık olarak algılanması idi.

Home, Colin Evens, Hintli Yogi Subbayah Pullavar gibi levitasyon gücüne de sahipti. Colin Evens, birçok yerdeki halka açık gösterilerinde 3-5 metre yükselebildiği gibi (ki bu da araştırmacılar tarafından incelenerek fotoğraflanmıştır) Pullavar da yine yerden 2-3 metre havada, ancak yere paralel, yatay vaziyette (yatar pozisyonda) dakikalarca kalabiliyordu. Bu esnada, sadece havada dengesini sağlayabilmesi için, kolunu gererek uzandığı bir sopaya dokunuyordu ki, bundan güç alması da fiziko-matematik kurallarınca imkânsızdı. Pullavar’ın inişi bile beş dakikada, yavaş yavaş olmaktaydı. İngiliz araştırmacı P.Y. Plunket ve arkadaşı, Pullavar’ın bu inanılmaz gösterilerini, ayrıntılarıyla inceleyerek tüm açılardan çektikleri fotoğraflarla birlikte araştırma sonuçlarını 6 haziran 1936 yılında (İllustrated London News-resimli Londra Haberleri) dergisinde yayımlarlar. ( Elbette Plunket’in dışında, farklı zamanlarda bu Hintli yogiyi seyreden inceleyenler arasında Bilim adamları, muhabirler,... da bulunmaktaydı.)

Yetenekleri, zamanının önde gelen bilim adamlarınca da incelenen ve yaptıkları onaylanan D.D. Home da, çeşitli cisimleri havaya kaldırabildiği ve hareket ettirebildiği gibi, kendini de havaya yükseltebiliyordu. Örnek teşkil etmesi açısından bir keresinde Home, Ağustos 1852 yılında Connecticut’ta bulunan Ward Cheney adındaki bir ipek fabrikatörünün evinde ruh çağırma seansı başta olmak üzere, diğer olağanüstü fenomenlerini sergilemek için onun yanına gider. Buradaki saygın ve seçkin konuklar arasında bu tür fenomenleri bir tür hilekârlık olduğunu düşünen ve yazılarında da sık sık bu duruma işaret etmesinden dolayı herkes tarafından inatçı bir şüpheci olarak tanınan Hartfort Times’ın yazı işleri müdürü F.L.Burr da bulunmaktaydı. Ancak Burr, Home’un gösterileri karşısında şok geçirir ve levitasyon ile ilgili görüşlerini de gazetesinde şöyle dile getirir: “Home’ un aniden yükselişini ben de yaşadım...O sırada Home’ un tam yanındaydım. Önce ayakları yerden otuz cm. yükseldi. Baştan aşağı sapır sapır titriyordu. Birkaç kere ayakları yerden kesildi. Son yükselişinde odanın tavanına kadar çıktı. Yere indiğinde hepimiz donakalmıştık. Uzun zaman hiçbir şey konuşmadık.”

Home ise, levitasyon olayının nasıl gerçekleştiğini şöyle anlatır: “Havaya her yükseldiğimde görünmeyen bir kuvvet tarafından yukarıya çekiliyormuşum gibi bir his yaşarım. Bu kuvvet, ruhlardan geliyor. Ben bu kuvvetin varlığına daima inandım ve ona güvendim. Bu yüzden ne kadar yükseğe çıkartılırsam çıkartılayım hiçbir zaman korkmam...”

Home’un ilginç gösterilerinden biri de; 1868 yılının 16 Aralığında, Londra’daki Adare Kontunun malikanesinde, kontun kuzeni kaptan Wynne ve Lindsay Lordu ile birlikte iken gerçekleşti. Bahçeye bakan yüksek tavanlı odada dört kişi bir arada sohbet ederken, Home birden kendinden geçerek titremeye başlar. Titremesiyle birlikte de yavaş yavaş havaya doğru yükselir. Tavana değdiğinde, cama yönelerek pencereyi açıp dışarı çıkar. Bu mesafe, yerden yaklaşık 24 metre idi. Daha sonra Home aralarındaki mesafe 2,5 metre olan diğer pencereye uçarak hiçbir çıkıntısı ve tutunacağı herhangi bir şeyin olmadığı bu ortamda bir süre havada kaldıktan sonra, ayakları önden girecek şekilde bu pencereden girip tekrar yere doğru yavaş yavaş iner.

Aslında tarih, birçok yazar, gazeteci, bilim adamı...vb. saygın kişilerin, kulaktan dolma bilgilerle bu tür şeyleri ilkin önyargılı bir biçimde reddetmelerine karşın, uzak doğuya yaptıkları seyahatler sonucunda Budist rahiplerin ya da Hint, Müslüman fakirlerin gerçekleştirdikleri bu ve benzeri fenomenlere bire bir tanık olup, bunları çeşitli düzeylerde gözlemleyip inceledikten sonra da bunlara inanır hale gelmelerinin örnekleriyle doludur.

Burada ön plana çıkan bir özellik de; hem nesnelere, ateşe karşı hem de levitasyon fenomeninde, vücudun gerginleşerek çok katı bir hal almasıdır. Buna karşın kişi kendini hafif hissetmektedir. Bazı fenomenlerde ise, katılaşma yerine şeffaflaşma görülmektedir. Örneğin, Levitör Pulluvar’ın transtan çıkıp gergin halden normal durumuna dönmesi, kendine gelmesi için beş dakika boyunca vücudu soğuk su ile ovalanıp yıkanmaktaydı. Öyle ki; Pulluvar’ın elleriyle kollarını güçlü kuvvetli beş kişi bile bükemiyordu. Gerçi normale dönmek için bu şart değil fakat, fenomenlerin sergilenme durumunun kişilere göre de farklılıklar arz etmekte olduğunu göstermesi açısından değinmekte yarar var.

Kimi fenomenlerde de, bazı Hint fakirleri, ellerindeki bir kavalı (ya da nefesli bir çalgıyı) çalar çalmaz önlerinde bulunan hasır sepetin içinde bulunan bir ip (halat), kavalın ritmiyle hiçbir fiziksel etki altında kalmaksızın kendiliğinden yılan gibi kıvrıla kıvrıla yukarı doğru çıkar. Yaklaşık 4-5 m. uzunluğunda olan ip, yükseldiği son noktada sanki görünmez bir kancaya sımsıkı bağlanmışçasına havada öylece durur. Daha sonra fakir, bu ipe tırmanmaya ve ipin sonuna geldiğinde de yavaş yavaş kaybolmaya, görünmez olmaya başlar. Bununla da kalmaz, ipi de yukarı (kendine) doğru çekerek iple beraber tamamen yok olur. Belli bir süre geçtikten sonra da ip tekrar sarkıtılarak yavaş yavaş havada belirmeye başlar. Havada dümdüz gergin duran ip yardımıyla aşağıya inmeye çalışan fakir de, önce ayaklarından başlamak üzere görünerek aşağıya doğru inmeye koyulur. İner inmez de tekrar kavalını çıkartıp çalmasıyla sanki görünmez bir yere bağlıymış gibi görünen ip, bir anda oradan ayrılarak yine kavalın ritmi ile ağır ağır sepetin içine girer ve gösteri tamamlanır.

Fenomenler sadece bunlarla sınırlı değildir. Zihin güçlerine göre İstidraç yeteneklerini sergileyen (ne isimle anılırsa anılsın) birimler, kan akışı gibi vücudun tüm istem dışı faaliyetlerini kontrol altına alarak, ateş üstünde yürümekle kalmaz, belli bir sürede mesela, sıcaklığı sekiz yüz santigrad derecenin üstündeki o korların içinde hareketsiz kalabilir, kimi Hint fakirlerinin yaptığı gibi bir halatla bağlı olan ayaklarından asılı bir vaziyette ateş içinde dakikalarca öylece yanmadan durabilir, hiçbir zarar görmeksizin çivili tahtalar ya da kırık cam parçaları üzerine yatarak bir de tek bir kişinin taşıyamayacağı taşları üzerine koydurup çekiçlerle kırdırtabilir, cam, jilet...vb kesici aletleri kıtır kıtır yiyip kezzap gibi çok asitli içeceklerle kor halindeki eriyik maddeleri çiğneyip yutabilir, su üstünde yürüyebilirler. Kimileri de, geçmişe ait olaylar ve kişilerin tüm mazisi hakkında bilgi sahibi olabilir, gelecek hakkında da belli şeyleri bilerek kehanetlerde bulunabilir, duvarlardan ve her türlü engellerden geçebildikleri gibi, aynı anda birkaç yerde bulunabilir, telepati ve uzaktaki kişi ve olayları yanı başında seyredip seslerini duyarak onlar hakkında haber sahibi olabilir, hayvanlarla konuşabilir (yani onları algılayabilirler)...vb...vb... (ayrıca bkz. Metafiziksel Yanılgılar /8- www.gulizk.com <http://www.gulizk.com> /fizik)

Kimi Kutsal kişilikli insanlar da, herhangi bir nesne, ilaç, zehir ya da bir başkası tarafından değil, tamamen kendi isteği doğrultusunda zihin kontrolüyle yaşamlarını sonlandırarak, daha hayatta iken hakkında birçok haber verdiği Enkarnesi ile tekrar dünyaya gelebilmektedirler. (Bu fenomenlerin açıklamasına daha sonra değineceğiz.)

Örneğin; bir önceki Dalaylama da kehanet gereği Tibet'in işgal edileceği ve zarar göreceği zaman, genç yaşta halkının başında olup onlara karşı gelebilmek, gereken mücadeleyi yapabilmek için kendi isteğiyle hayatına son vermek suretiyle (ki intihar şeklinde değil) ölür. Ancak, kısa bir süre sonra (aslında tek bir ruhun çeşitli birçok enkarnesi olan )son Dalaylama olarak Tenzin Gyatso isim ve suretiyle tekrar dünyaya geri döner. Keşişler, ruhani ve dünyevi liderlerini bulmak amacıyla yola çıkıp kasaba kasaba aramaya başladıklarında onu bir dağ köyünde bulurlar. Dalaylama 4-5 yaşlarında olmasına karşın keşişleri isimleriyle çağırdığı gibi, kendisine uzatılan hem yaşayan hem de ölmüş rahiplerin eşyalarının tek tek isimleriyle kime ait olduğunu bilir. Keşişler, kırkıncı Dalaylama’yı bulmalarının sevinciyle onu Tibet’e götürürler. Çin işgalinin halen devam etmesi dolayısıyla 1959’ dan beri Hindistan’da sürgünde bulunan Dalaylama, şiddete dayanmayan sessiz direnişi nedeniyle 1989’ da Nobel barış ödülüne layık görülür. (Bkz.History Channel -Dalaylama)

(Devam edecek...)

hologramk@yahoo.com
İstanbul - 22.04.2003
http://gulizk.com

 


Üst Ana sayfa e-mail