Enerji Alanları ve Biz
-12-

Velilerin yaptıkları önemli bir olay da görevleri dışında kişisel nüfuzlarını, güçlerini kullanmalarıdır ki, buna feyiz verme de denir. Bu tasarruf değildir. Çünkü Tasarruf dediğimiz, sadece bir velinin görevinin gereği olarak emrindeki melek ve cinleri kullanmak suretiyle herhangi bir olayı oluşturmasıdır. Nüfuzda ise, böyle bir şey yoktur. Tüm velilerde ortak olan bu nüfuz özelliği, kişisel güç olayıdır ki kendine vakıf olmayan veliler bunu yaptığının da farkında değildir. Dolayısıyla, şeriat velilerinde nüfuz dışında tasarruf kesinlikle söz konusu olamaz. Nüfuzda, direkt karşısındaki insana belli konuları izah ettiği sırada konuştuğu birkaç cümleyle birlikte beyninden yayınlanan güçlü dalgalarla tıpkı antene gelen TV dalgalarının antende o elektromanyetik dalgaların frekansına eşdeğerde elektrik akımı oluşturması gibi, o kişinin beyninde atıl kalan kısımlarında biyoelektrik akışı sağlayarak yeni yeni bölümleri devreye sokmakta, dolayısıyla kapasite açılımı meydana getirmekte böylece de o kişi de belli idrakleri oluşturmaktadır. Benzer deyişle, o kişiyi kendi frekansına programlamaktadır. Ancak, kişi aldığı feyiz sonucu kendisinde oluşan kapasiteyi belli çalışmalarla artırmak zorundadır. Yoksa belli bir süre sonra faaliyete geçen bu bölümlerde gerileme ve tekrar kapanma meydana gelir. Ayrıca şunu da belirtmek gerekir ki, velilerdeki bu tasarruf olayı, dünya ve güneş sistemi içinde sınırlıdır. Diğer sayısız sistemler ise, o sistemin kendine has ve insanlardan çok daha  güçlü varlıkları tarafından yönetilmektedir.
Ayrıca bu üstün yetenekli kişiler, çeşitli ilimleri, sahip oldukları güçlü beyin dalgalarıyla dünya üzerine yayarak bu frekanslara programlı beyinlerin, dalgaları alıp değerlendirmelerini temin ederler. Belirli konuların birbirlerinden tamamen bağımsız ve habersiz kişilerce aynı anda ortaya konması ve hatta moda dediğimiz şeyin bile yeryüzüne yayılması hep bu sistemle oluşmaktadır. Bilim ve teknoloji tarihi incelendiğinde bu durumun su yüzeyine çıkmış örnekleriyle karşılaşmaktayız. Aslında bu olay günlük yaşamda bizler arasında da her an cereyan etmektedir. Çünkü her insanın fikir ve idraki beyin dalgalarıyla her an tüm dünya üzerine yayınlanarak kolektif bir frekansal alanın oluşmasına neden olmakta ve sonucunda da bu dalgalar, ilgili frekanslara açık olan beyinler tarafından  alınarak kendilerinde yeni fikirlerin, sentezlerin dolayısıyla idraklerin açığa çıkmasını sağlamaktadırlar. Ancak, biz bu işlevi farkında olmaksızın kurulu olan sistemin gereği olarak otomatikman yaşar ve “aklıma bir anda güzel bir fikir geldi” ya da “ben şunu düşündüm ve buldum” deriz.
Ayrıca bu görevli kişiler, genele dönük olarak genel yayın dalgalarının yanında bir olaya, gayeye, kişiye odaklı yönlendirilmiş dalgalar vasıtasıyla da mesela bir insana belli manaların iletilmesi, onda belli şeylerin açılmasını...vs da temin ederler.
Yine, Mehdi (a.s), Hz İsa (as), ve Deccal de açıkça ortaya çıktıkları zaman  bu herkesin düşüneceği gibi bir işin başlangıcı değil, önceden başlatmış oldukları belli bir sürecin sonucu olarak karşımıza gelecektir. Çünkü bu süreç boyunca bu üçlü, kendi boyutlarının özelliklerini beyin dalgalarıyla yeryüzüne yayarak insanların bu dalgaları alabildikleri oranda, ölçüde düşünce ve eylemler ortaya koymalarına belli noktalarda odaklanmalarına neden olurlar. Bu belli odaklara yönelme durumu daha alt boyutlarda düşük sayıdaki insan grupları için de geçerlidir.
(Bkz. Kendini Tanı / İnsan Ve sırları I / Ruh, İnsan, Cin – Ahmed Hulusi).

Devam Edecek...

hologramk@yahoo.com
İstanbul - 13.11.2004
http://sufizmveinsan.com

 


Üst Ana sayfa e-mail