Konuşma adabı


Belagât, güzel pürüzsüz söz söyleme sanatıdır. Beceri ister. Herkes bu niteliğe sahip değildir. Pürüzsüz söz, güzel konuşmayı da beraberinde getirir.

Yaşamım boyunca, güzel konuşan az insan tanıdım. İrticalen konuşanını beğenirim. İslâm düşünürü ve Yazar Ahmed Hulûsi, Prof. M. Kerem Doksat, Prof. Yaşar Nuri Öztürk, Bülent Arınç benim favorilerimdir.

Sevgili Dostlarım! Her gün, her saniye, önemi  üzerinde pek de düşünmeden gerçekleştirdiğimiz konuşma eylemi, aslında bir bakıma kişiliğimizi de ele verir.”İnsan tüm varlığı ile konuşur sözü” bu eylemin, psikolojik ve fiziksel süreçlerin birleşimi olduğunu hatırlatır. Çok genel bir ifadeyle, kişiliğimizin boyutunu, yaptığımız konuşma ile başkalarının konuşmasına gösterdiğimiz tepki belirler diyebiliriz.

Toplumsal yaşamda, yüksek sesle konuşana, kısık sesle bir şeyler fısıldayana, ağzından çıkanı kulağı duymayanına, ne söylediği anlaşılmayana, nezaketle söz söyleyene, devamlı iğneleyici olana, kinayeli şekilde laf atana, herhangi bir olay nedeniyle hesap sorucu şekilde konuşana, ayrıca gerek halk arasında gerekse televizyonlarda izlediğimiz, gazetede ayrıntılarıyla okuyacağımız şekilde, insanları bunaltacak, 'terbiyesiz' denecek tarzda konuşanlara da tanık olmuşuzdur.. ‘Argo’  içerikli cümlelerin kullanılması herhalde doğru olmuyor. Kendini bilen, hele dini bir terbiye/katkı alan hiç kimse argo kullanımıyla gurur duymuyor, konuşmak da istemiyor. Ama bazen kendini tutamadan konuşuyor. Argo sınırları içine giren ‘ulan’, 'anasını satayım' gibi sözler, insana son derece ters geliyor. Çoğu kimsenin argo konuşmadığını ve konuşmaktan da hoşlanmadığını, hatta kaçındığını dikkâte alırsak bu iki ifadeyle kurulan cümleler hiç de hoş bir hava yaratmıyor, diyebiliriz.

Belki konuşan, ağzından bu tarz kelimeler çıktığının farkında değil; ama bana önemli ayrıntıları da ihmal ediyor gibi geliyor. Anlaşılacağı üzere, bu kelimelerin yerinde kullanılmaması halinde iş çok kötü durumlara hatta cinayete kadar bile varabiliyor.
Argo kelimelerle  konuşma tarzı, belki birbirine nazı geçen arkadaşlar arasında, şakalaşma sınırları içinde kalmak şartıyla, dost sohbetlerinde olabilir, kulağa hoş gelebilir. Ama normal zamanlarda, herhalde kendisine argoyla hitap edilmesinden hoşlanan hiç kimse yoktur.
Ayrıca insanlar, sokakta tanımadıkları kişilerden duyduklarında rahatsız oldukları, tepki gösterdikleri bu hitap tarzı, yakınlarının ağzından çıktığında daha da rahatsız oluyorlar. Terbiye sınırları dışında dile getirilen böyle ifadeleri çoğu kişinin benimsemediğini söylemek doğru olur.

Üstelik, kullanan farkında olmadan, kalitesini düşürüyor. Yani bir yerde kendini baltalayıp darbeyi kendine vurmuş oluyor.

Enteresan olan, bu argo sözcüklerin kişinin sinirlendiği, asabiyetinin fazlalaştığı dönemlere rastlaması. O anlarda giderek artıyor. Bu durum onun dağıttığını da belgeliyor.

Ancak insan, ne olursa olsun, karşısındakini sakin ve duru görmeyi arzuluyor. Ve sorunlarını ancak bu tür kişilerle paylaşabileceğini umuyor.

Bunda da yerden göğe kadar haklı tabi ki.

Kişiliği yok etmeye yönelik nefret dolu sözlerden vazgeçilmesi dileğiyle yazımı noktalamak istiyorum.

Sevgi ile kalın. Allah’a emanet olun.

İstanbul - 24.02.2006
afyuksel@hotmail.com
sufafy@hotmail.com

http://sufizmveinsan.com


Üst Ana sayfa e-mail