Darwincilerle, Dardincilerden Sana sığınırım MakrosoftWaredenim “Şahdamarımdan daha yakın olanım”

 

Bazen olur ki bir kelime ararsınız, bazı durum ve düşüncelerinizi anlatabilmek için. Ancak, aradığınız kelime yoktur sözlüklerde. Bir de, evrensel bilgi atmosferinde zıtlıklar çerçevesinde uyum içinde hatırlanacak bir kelimeyi ararsınız. Çok şey anlatsın istersiniz. Çünkü, kelimelerle insanlığın beyinsel klavyelerine “Enter” son işlemini yaptırabildiği yeni bir keşif değildir. Kelimeler, ihtiyaçtan bulunmuştur. Yıllarca, insanlar sembolize edebildikleri pek çok anlamı ihtiyaç anında çıkarıvermişler. Ne buldularsa hayatı kolaylaştıranı hemen ortaya dökmüşlerdir. Oysa hayatı kuşatıveren çoğu şeyi pratik gelse bile hemen alıp kullanamayız. Kelimeler aynı zaman da nörolojik silahlardır. Hem de gelişmiş en son teknolojiden bile daha etkin silahlar.. Bu silahların savaş alanı ise zihinlerdir. Eğer savunmasızsanız, kelimeler bizi bazen dara düşürebilir. Üzerinize ne ile geliyorlarsa aynısıyla cevap verebilme yeteneği de her insana verilmiş.   O halde Fikir Mühendisliğinin projelerine ilk adımı atmalıydık.

Ancak bu silahları yok etmek, üstün olmak, gibi negatif değerler için değil, bizi öldürmeye bile geleni diriltmek için kullanmalıyız. Tıpkı, zina yapmış bir kadını onu taşlayarak öldürmek istediklerinde müsaade istemek için Hıristiyanların Peygamberi Hz. İsa’ya getirdiklerinde tarihlerin taşıdığı şu sözü söylediği dirilikte olmalı her insan:  “Kadının üzerine ilk taşı, içinizden hiç günah işlememiş olanınız atsın!...” Orijinal kaynaktan gelmiş bir önceki sürüm olduğu besbelli hakikat cümlesi. Darda olana darlığa düşme sebebini de, Dar’a düşmüş bir insana karşı geniş olabilmeyi ve kalabilmeyi ifade eden müthiş bir yaklaşım.

Darlığa düştüğüm bir anda en Dar anımda beliriverdi Zihnime e -posta gibi geldi “Dar” kelimesini en dar noktada aradığım anda buldum… “Dar” kelimesi malumumuz “geniş olmayan” dır.  

Söz konu olan durumu aktaracağım kelimelerden birisi DAR_DİN’ di. Manasına ihtiyaç duyduğum ise Dindar kelimesi ile anlatmak istediğim asıl konu şu yöndeydi:

“Din çok geniş bir kavram” diyebilirsiniz. Bu doğru, ancak Dini daraltanları da göz ardı etmek, başka bir darlık ortaya çıkarır. Din geniş olmasına rağmen, dar kalıplardan sıyrılıp çıkmak genişliği elde edince anlaşılabilir.

Dindar’lığın insanlığa getirdiği gerçek anlamından ziyade, acıdır ki Dini dar anlayanların da dindar görünmekten elde edecekleri yaşamsal sosyalite averajını meslek haline getirmiş olanlar da saklanamaz ciddi bir realitedir. Bu konuda yeni ve hoş bir proje başlatmış olan bir sitedeki yazar adayı bir kardeşimizin yazısını http://www.proje99.net/ayseoztekin001.htm adresinden okumanızı istirham ederim. Doğrusu, toplumun çok ciddi bir analiz damlası niteliğinde bir yazı, inanıyorum, samimiyet soluklarını okurken hissedeceksiniz.

Diğer aradığım bir kelime ise Dar_ Win kelimesi idi. Dar aynı anlamda, “win” ise İngilizcede pencereyi çağrıştıran manada ele alabileceğimi düşündüm. Ortaya Darwin kelimesi çıktı. Yani DAR pencereden bakan tüm insanlığın bildiği şu meşhur “Maymunların Peygamberi Darwin” idi. Bilimin üstünde oturtulmuş bir zihniyeti ifade eden Hakikat penceresine kapalı bir isim. Tarihi incelersek yakından görürüz ki, bu isimle dünyanın adeta başına yüzlerce çorap örülmüş ve hâlâ örülmeye çalışılmakta.  Hatta izahına çalıştığımız Darwin temelli konuya bilimsel dili merak edenler saygıdeğer hocam Sn. Prof. Dr. M. Kerem Doksat’ ın görüşlerini http://www.sufizmveinsan.com/sohbet/natur1.html adresinden inceleyebilirsiniz.

İnsan zihinleri, insanlık tarihi boyunca değişmez ve değiştirilemeyecek savaş meydanlarıdır. Etkileyen, etkilediğinin emeğine, etkilediği oranda, etkileyebildiği zaman aralığında, etkin bir biçimde, ektiğini biçmeye devam ederken, etkilenen ise etkilendikçe daha çok emek harcar. Olumlu ve olumsuz hiç fark etmez. Tarih bu tip karelerle doludur. Bu iki kelimeyle alakalı olan bağlantı insanlığın zihninde yeteri kadar kazınmış derin izleri barındırmaktadır. Her dönemde gerek DAR_DİN mensupları ve gerekse DAR_WİN zihniyet mensupları insanlığa açılacak olan “Hakikat Aydınlığı”nın penceresinin önünü sürekli kapatmışlardır.

Din, insanlığın başlangıcından bugüne değin insanlara hayat nizamı ve rehberliğin her çözümü İlahi kaynaktan beslenerek sürekli güncelleştirilmiş. Yani teknolojik ifadeyle…  Microsoftware  … bilmem kaç versiyon yazılımının son sürümünden kelleleri kalkan insanoğlu… Her fırsatta güncelleme gerçekleştirmekte. Sürekli online olabildikleri ölçüde de verimlilik kazanmakta. Ne gariptir ki kendisi için gönderilen MAKROSOFTWAR_EDEN (künfe yekün) yazılımını sürekli olarak “MEVLA_ONLİNE” hattından ve beyin sabit diskine indirmediği ve yürek masaüstüne doğru kuramadığı için çok büyük talihsizlikler yaşamıştır. Tarihin değişik dönemlerinde sürekli sapkınlığa ve erdeme doğru inişler ve çıkışlar yaşamış insanlık.

Maymunlarla alakalı olarak Dar kapasiteli dindar insanlık için en son güncellenmiş Mevla_Online hattından gelen, ihmal edilerek çoğu insana doğru yüklenemeyen MAKROSOFTWAR_EDEN verileri ise şunlardır:
“İçinizden cumartesi günü azgınlık edip de, bu yüzden kendilerine: Aşağılık maymunlar olun! Dediklerimizi elbette bilmektesiniz”. (BAKARA suresi 65. ayet)
“Biz bunu (maymunlaşmış insanları), hadiseyi bizzat görenlere ve sonradan gelenlere bir ibret dersi, müttakîler için de bir öğüt vesilesi kıldık”. (BAKARA suresi 66. ayet)
“De ki: Allah katında yeri bundan daha kötü olanı size haber vereyim mi? Allah'ın lânetlediği ve gazap ettiği, aralarından maymunlar, domuzlar ve tâğuta tapanlar çıkardığı kimseler. İşte bunlar, yeri (durumu) daha kötü olan ve doğru yoldan daha ziyade sapmış bulunanlardır”. (MÂİDE suresi 60. ayet)

“Kibirlenip de kendilerine yasak edilen şeylerden vazgeçmeyince onlara: Aşağılık maymunlar olun! Dedik ”. (A'RAF suresi 166. ayet)

Dardin mensupları bu tip yazılımları ya göremiyorlar ya da hâlâ www.iblis.com adresinden yüklenenlerin farkında değiller. Adresin ne anlama geldiğini baş harflerinden anlayabiliriz.

(Warlığıyla Wesvese Wererek

İnsanlığın Başına Laneti İnadının Sapkınlığıyle

Cümlemizin Onurunu Mahveden)

Darwinciler ise Pencerelerini sürekli Maymunlarla ilgili deneylere dikkat çekmişler. İnsan beyni ile maymun beyni arasındaki davranışsal benzerliklerin bağlantısı için çalışan pek çok bilim adamı beş adet maymunu bir kafese kapatmış. Uzun bir zaman, düzenli olarak beslemiş ve bakımlarını düzenli olarak yerine getirmiş. Yaklaşık bir hafta boyunca maymunların hepsi çok iyi bir şekilde verilenlere razı oluyorlar. Hiçbiri diğeri ile kavga  etmiyor, sürekli şakalaşıyorlar. Notlar alınıyor. Gözlemler yapılıyor. Tek tek çizelgeler, belgeler sıralanıyor. Neden? Çünkü insanlığın davranışlarını nörolojik (sinirbilimsel) olarak test ve tespit ederek çözümler bulunacak. Gayet masum ve dâhiyane bir fikir, neyse uzatmayalım. Kafesin en üstüne maymunların ulaşamayacağı bir şekilde bir muz destesi sarkıtılır. Hepsi birden dikkât kesilirler, hep bir ağızdan sesler çıkarmaya ve döşlerini dövmeye başlarlar. Muzu elde etmek istemektedirler. Ancak, o desteye ulaşmaları için yardımlaşmaları gereklidir. Ve sonunda birbirlerinin sırtına çıkmaya çalışırlar. Bilim adamları sevinç çığlıkları atmaktadırlar. Fotoğraflar çekmektedirler. Göz yaşartıcı bu erdemli manzara karşısında şaşırmışlardır. Ancak maymunlar hâlâ muzu elde edememişlerdir. Çünkü bilim adamları onların ulaşmalarını istememektedirler. Ulaşırlarsa gözlemlenen mesele anlaşılamayacaktır. Daha sonra bir çift bacaklı merdiven sarkıtılır ve merdiveni de doğru olarak kullanmayı da öğrenirler.

Darwinciler (Bilim insanları) Bilim maymunlarının bu durumunu da hemen kayıt altına almayı ihmal etmemişlerdir. Fakat, asıl manzara daha başlamamıştır. Merdivene ilk çıkanı diğerleri hep birlikte çekiştirmeye başlamışlar, ancak kim çıkmaya çalışırsa çalışsın diğerleri tarafından tartaklanıp dayak yemiş. Hiçbirisi muzu elde edememiş, hepsi birbirlerinin kafasını, gözünü ısırıp çimdikleyerek her ne geldiyse ellerinden devam etmişler. Bunun üzerine, aradan geçen zaman içinde hepsi yorulmuş ve dökülmüşler. Her biri bir köşeye çekilmiş, sessiz sesiz oturmaya başlamışlar. Bilim adamları şaşırmışlar daha meraklanmaya başlamışlar. Ne yapalım da bunları tekrar eski canlılıklarına geri döndürelim derken birisinin aklına bir fikir gelmiş maymunca sayılabilecek cinsten. Beş maymunun birini dışarı almışlar, olanlardan habersiz başka bir maymun ile yerini değiştirmişler. O yeni gelen, bir bakmış oturan maymunlara, kafayı kaldırmış yukarıdaki muzlara, önce şaşkınlığını gözlemlemişler, ancak çok hızlı bir şekilde kurulu olan merdivenden hızlı bir şekilde çıkmaya başladığı esnada oturan diğer maymunların hepsi birlikte o yeni gelene meydan dayağı atmışlar.  Sonunda ona da öğretmişler nasıl davranması gerektiğini. Sakin sakin o da oturmaya başlamış. Bilim adamları gene şaşkın haldeler. Bu sefer daha önceki dört taneden bir tanesini daha değiştirirler yeni bir maymunla. O da girer girmez aynı hareketleri tekrarlar. Ancak, diğer tecrübeli üç maymun hiç hareket etmemektedir. Daha önce niye dayak yediğini anlamayan ilk değiştirilen, tek başına en son geleni dövmeye başlamış. Ve bütün maymunlar tek tek değiştirilmişler. Ancak dayak atan niye attığını, dayak yiyen niye yediğini bir türlü anlayamamış, çünkü onlar maymunmuş. Bu anlattığım, hikâyenin bilimsel adımları gerçektir. Ben kendi üslubumla süslemeye çalıştım, ancak olay doğru ve bilimsel bir sonuçtur.

Bu bilimsel deneyi araştırmalarım esnasında öğrenene dek az evvel sıraladığım Yüce kitabımız Kuran’daki söz konusu maymunlarla benzeştirilen manaları daha iyi anlamaya başladım ben kendi adıma… Ancak, söz konusu DAR kelimesini de son güncellenmesini yüklemek gerekirdi. Çünkü pek çok nörolojik silah her fırsatta bizleri bombalarken en son Mevlaonline sürümlerini tekrar bölüm bölüm yüklemek gerekiyor. Şimdi lütfen açık olan tüm ilgilerinizi kesin, sistem rahat çalışabilsin.

“Onlar bollukta ve darlıkta infak ederler. Öfkelerini yutanlardır onlar, insanları affedenlerdir. Allah, güzel düşünüp güzel davrananları sever”. (ÂLİ IMRÂN suresi 134. ayet)

“Andolsun ki, senden önce de ümmetlere elçiler göndermiştik. O ümmetleri, bize yaklaşıp sığınsınlar diye zorluklar ve darlıklarla yakalamıştık”. (EN'ÂM suresi 42. ayet)

“Biz bir ülkeye bir peygamber gönderdiğimizde, onun halkını zorluk ve darlıkla mutlaka sıktık ki, sığınıp yakarsınlar.” (A'RAF suresi 94. ayet)

“İnsanlara, kendilerine dokunan bir darlıktan sonra bir rahat tattırdığımızda, ayetlerimiz hakkında hemen bir tuzak sergilerler. De ki: "Tuzak kurma bakımından Allah daha hızlıdır." Zaten, resullerimiz, kurmakta oldukları tuzakları kaydediyorlar”. (YÛNUS suresi 21. ayet)

Dar kelimesinin anlamını yüklemişken geniş kelimesinin anlamını da yüklememek olmazdı. Her kelimeyi aynı anda birçok değişik adresten daha çabuk derlenmiş bir kolaylığı sizlerle paylaşmak istedim. Ancak, bize ayrılan alanımızı bereketli kullanmamız için bu kadarını yeterli buldum. Sizlerin de yapabileceği bir araştırmanın sonucunu copy_paste yapmaktansa ve kendi adıma bilgelik taslamaktansa sizlere adres göstermenin en hayırlısı olacağını düşündüğüm için ekliyorum, orijinal programı yüklemek daha verimli olacaktır. http://www.furkan-1.org/ adresinde ise işinize yarayacağını umduğum yükleme ve araştırma programının detaylarını bulacaksınız

İnanıyorum ki elde edeceğiniz nörolojik silahı sevgi mermileriyle pek çok insanı öldürme yolunda değil, gönül dirilten yolunda kullanabilirsiniz.

Konumuza dönecek olursak….

Bütün maymunlar muzu sever. Ve bütün maymunlar belli sürelerde yaşarlar. Ve bütün maymunlar İnsanlığın neden Eşrefi mahlûkat olarak yaratıldığını anlayamaz.

Derdi ve çilesi olan pek çok insan gelip geçmiş bu konuları ele alan üstünde önemle duran. Söylemeleri gerekenleri, söylemek için önce yaşamışlar daha sonra söylemişler. Bizlerde önce sadece söyleyenlerden olmayalım için dualarınıza ihtiyaç duyarız elbet… (Yaşamadıklarımı söylemekten sana sığınırım Şahdamarımdan daha yakın olanım)…

Ancak yaşayarak derdini ve mesajını iki satır ile özetleyen Necip fazıl Kısakürek Üstad’ın 

“ Durun kalabalıklar bu cadde çıkmaz sokak,

Haykırsam kollarımı makas gibi açarak”

dediği mısralarındaki yanlış yönde ilerleyen insanlığa ikram edilmiş bu satırlardan hevesle son söz olarak, birisi bilimi sarmalamış,  diğeri dinimizi kuşatmış her önüne gelen bu kavramların mensubu olmaktan hoşlanır bir durumdalar.  Ve ben kendi kalabalığıma dönerek Daraltmadan anlamları, iki kolumu açamasam bile makas gibi, iki ayrı uç fikre ifade edebilirim ki…

“Dardinciler;

İslam’ı kurtarmayı bırakın,

İslam’la kurtulmaya çalışın.

Eğer gerçekten yaşarsanız,

Dar değil de geniş olursanız

Göreceksiniz… İnsanlar katılacaklar…

İslam’a Akın Akın

Yok Yaşamaktan korkuyorsanız sevgisiz,

Kimseleri bombalamayın sakın

Darwinciler;

Maymunları kafeslerden çıkartın

Maymunları birbirleriyle yarıştırmayın

İnsanla Maymunu karşılaştırmayın,

Çekilin aradan, el çekin fosillerden

Beş duyunun ötesinde

 

İnsanı kendiyle barıştırın. “

Darlıktan kurtulmak için Dininde, Biliminde Penceresini “Hakikate” açık tutalım.

Dünyamızı barış içinde yarınlara, Maymunlara değil çocuklarımıza miras bırakalım…

Darwincilerle, Dardincilerden Sana sığınırım MakrosoftWaredenim

Dardincilere Bilimi, Darwincilere, Hakikati nasip et ne olur ,

“Şahdamarımdan daha yakın olanım”.

04.13 Ankara’ da, Ayvalı’ da Süleymaniye Külliyesi komşusu… 24 Haziran 2006

Sabah ezanı okunuyordu…

Geniş bir alana yayılıyordu…

Dar vakitler de…

Geniş ve sıcak yataklardan,

Ve dar fikirlerden

Çok az gönül uyanıyordu…

04.13 son düzeltmeler gözden geçirildi… E- postaya gönderildi… 25 Haziran 2006

Aynı ezan yine okunuyordu…

Dindarlık geniş bir kitleyi bu saatte hiç ilgilendirmiyordu…

Maymun, eşek, katır, kuş, börtü böcek hep birden

Dar vakit geçince

Daraltma bizi Yaradaaaaaaaaaan diye ötüyordu…

“Amiiiiiiin” dediğinizden eminim.

Amiiin…

İnsani Gelişim Hizmetkarı
Beyinantrenörü & Sevgipolog
Kemal Koçak 
Ankara - 27.05.2006
http://sufizmveinsan.com

kemalkocak6@hotmail.com
 

 


Üst Ana sayfa e-mail