Beyhude Sistem Üçgeni
(Çıt, Not, Net)

 

İnsan, en çok usta ve uzman alanında ideal olanına ulaşmak için çaba gösterir. En çok bildiklerini ise daha önce bilinenlerin tekrarları neticesinde öğrenebilmektedir. Tekrar edilen her bilgi bazen alışkanlıklarımız haline gelebilmektedir. Elbette bu tekrarlar arzu edilen sonuçları her zaman verememektedir.

Her ebeveyn de evladını mutlaka sağlıklı geleceklere hazırlamak ister. Masumane olarak, istediği  sonuçları alabilmekte uyguladığı yöntem ve metot işe yarasa da yaramasa da bazen sürekli aynı tekrarların kaderselleştiği zannına kapılıp gitmektedir.

Einstein, “Aynı şeyleri yaparak farklı sonuç beklemek deliliktir” demektedir. Bu sözüyle bilimsel bir bakış açısıyla, olay ve durumlara karşı sürekli yeni yaklaşımların belirlenmesi gerekliliğini de vurgulamaktadır.

Bilim adamlarının İnsanlığa Hizmet Etme Şerefinin, ayrıcalığının farkında olanları ise farklı yaklaşımları araştırarak yeni keşiflerle bilinmezlikleri aydınlatmışlardır ve de devam edeceklerdir. Bu bilinmezlerden yıllarca beyinlere kazınmış ve korku tabuları oluşturmuş “ Bermuda Şeytan Üçgeni” ne  yepyeni yaklaşım ve metotlarla bu bilinmezlik bir tabu olmaktan çıkmıştır. Bu konudaki yaklaşımlar, http://tr.fgulen.com/a.page/eserleri/akademi.yazilari
/2004.akademileri/a13594.html

http://www.milliyet.com.tr/2004/08/02/
pazar/yazural.html

http://www.aktifhaber.com/read_news.php?nID=70080

gibi pek çok  kaynaklarda da daha geniş incelenebilir.

Bermuda şeytan üçgeni ile ilgili araştırmalarım sırasında (sayfayı lütfen okuyun) http://www.aksam.com.tr/arsiv/aksam
/2003/11/05/ozgurplatform/ozgurplatform4.html
sayfasında Ekonomistler Platformu Başkan Yardımcısı Oğuz DEMİR ‘in
yaklaşımlarını, yazmak istediğim konunun pareliğine yakın buldum.

Ayrıca http://www.aksiyon.com.tr/detay.php?id=23516 sayfasındaki Sayın Doç. Dr. Kemal Yeşilçimen, Bermuda şeytan üçgeni “BŞÜ” isimli yaklaşımına Koltuk, Araba, Asansör üçlüsüyle, sağlığı en fazla hareket azlığının tehdit ettiğini vurguluyor. Yeşilçimen, günümüz şehir insanını adına “yaşam tarzı” denen akvaryumun içinde yüzen balıklar'a benzeten hayat tarzının değiştirilmesiyle birçok hastalığın önlenebileceğini söylüyor.

Gerek Sn. Yeşilçimen olsun gerekse Sn.DEMİR ‘in gösterdiği yaklaşımlardaki bahsi geçen konular çok önemli meselelerimizin altını önemle çizmektedir“ Bermuda Şeytan Üçgeni” denilen İsimle kastedilen manada “Şeytan” kelimesinin Olumsuzluğu nedeniyle mevcut sorumluluğu adeta şeytana yükleyen bilinçaltı bir yapılanma içermektedir.

Söz konusu “yok oluş”, “kayboluş”, “sır” , “bilinmezlik”, “tabu”,  kelimelerinin manadaşı haline gelmiş olan “ Bermuda Şeytan Üçgeni” ismi ile özdeşleşmiş durumdadır. Bu durum ise sorumluluğumuzu ifade etmekte kullanabileceğimiz bir yaklaşım olamamaktadır. Sorunlarımız açısından bu yaklaşıma “ Bermuda Şeytan Üçgeni”  yerine “Beyhude Sistem Üçgeni” diyeceğim. Çünkü sorumsuzluklarımıza biraz olsun ışık tutma gayretindeyim.

Ancak, üzerinde durmak istediğim mesele bahsi geçen bu konulara da hak vermekle birlikte asıl üzerinde durmak istediğim konu ÇIT, NOT, NET noktalarının birleştirdiği üçgenin arasında kalmış, çaresiz ve sessiz bir kalabalığın ıstırabını dile getirebilmektir.

Bu yazıyı yüreğimden beynime, beynimden de klavyeme taşıdım. Bermuda Şeytan Üçgeni denilen gizemin ve sırrının çözümünü bulabilen bilim adamları acaba neden birbirine girmiş sosyal meselelere gereken yaklaşımları göstermek istemezler? Veya neden göstermiyorlar?. Bermuda şeytan üçgeninin içinde kaybolan değerlerden daha fazla öz değerimiz kaybolup gitmektedir. Kendi zihnimi ve ruhumu biraz olsun serinletebilirim düşüncesiyle, sorulara cevap aradım durdum, yıllarca kendimce.

Ve Beyhude Sistem Üçgeni olarak ifade edecek olduğum bu üçlüyü oluşturan bu “ÇIT, NOT, NET” üçgeni nedir ve neyi kapsamaktadır? Ne veya neler anlatılmak istenmektedir? Bunlara geçmeden önce bu kelimelerin ne anlama geldiğini açıklamak sanırım doğru bir yaklaşım olacaktır.

ÇIT:  İnce ve küçük bir şeyin kırılış sesi.ÇIT Çıkarmamak: Çok sesiz davranmak, sesini çıkarmamak. Çıt çıkmamak: Çok sessiz olmak

NOT: İmtihanlarda bilgi derecesine göre verilen puan, numara

NET: Çizgileri sınırları açıkça belli olan şey.Açık, anlaşılmaz yönü olmayan.bütün kesintiler yapıldıktan sonra yapılan miktar.bulanık ve belirsiz olmayan. (Büyük Türkçe Sözlük-Mehmet doğan)

Ancak, ben bu son harfleri T ile biten kelimeyi Türkiye’mizi temsil ettiğini varsaydığım yaklaşımımı sizlerle paylaşmak istiyorum. Üçgeni oluşturan üç kelimenin nerelerde en çok kullanıldığına bakacak olursak onu da şu şekilde sıralayabiliriz.

Ebeveyn (Aile)_______ÇIT

Okul (Öğretmen)______NOT

Dershane (Yaklaşım)___NET

ÇIT, NOT, NET kelimeleri ile Ebeveyn (Aile) Okul (Öğretmen) Dershane         (Yaklaşım) kavramları arasındaki ilişkiyi ise şu şekilde tarif edebilirim:

 

Üçgenin birinci kenarını oluşturan noktalar ÇIT ve Ebeveyn (Aile) arasında gerçekleşmektedir. Daha minik yavrular doğar doğmaz hayatları boyunca sessiz kalmalarını sağlayacak her türlü tedbir alınmaktadır. Büyümeye başlayan evl_AT_larımıza sessizliğin her türlüsü öğretilmektedir. SUS YAVRUM, ÇIT Çıkarma,  gibi yüzlerce örneği ülkemizin yedi bölgesinde eğitimli eğitimsiz; kültürlüsü cahili, istisnasız toplumumuzun her katmanındaki ebeveynlerimiz tarafından oldukça istikrarlı ve azimli bir şekilde evl_AT_larımıza nasıl sessiz ve suskun kalmaları öğretilmektedir. “ŞŞşşiiiiiiiittt sus bakim sözü” milletimizin miniklik zamanlarındaki beyinlerinde hala yankılanmaktadır. O yüzdendir ki milyonlarımız kendilerini ifade edecek cesarete sahip değillerdir. Kendi hakkına sahip olabilmeyi bir kenara bıraksak bile; eşi ile işi ile suskunluğunu belki de hayatı boyunca devam ettirmektedir. Uzatmayalım satırlarca değil sayfalarca yazmak mümkün.

Üçgenin ikinci kenarını oluşturan noktalar da NOT ve OKUL (Öğretmen) arasında gerçekleşmektedir. Elbette ki bahsedeceğim konular muhataplarınca algılanacak ümidiyle yazmaktayım. Susmayı öğrenerek, öğretmen olan bir neslin diğer evlatları da sistemin çarkının dişlileri arasında ezim ezim ezilmekteler. Kendileri de aynı sistemin çarklarında ezildiklerinin farkında değiller. Bunun ezikliğini duyamayan birçok öğretmen kardeşimizin, maalesef, sorumluluk anlayışları aynen öncekiler gibi devam etmektedir. Ellerinde doldurdukları emek namlularına Bilgelik, Erdem ve Sevgi mermileri yerine maalesef, NOT tehditli tetiklere basmayı öncelik haline getirmektedirler. Çünkü; susturma ve ÇIT çıkaramama, onlara da ebeveynleri tarafından ta bebekliklerinde başlayarak alıştırılmışlardır. Kendileri susturularak yetiştirilen öğretmen arkadaşlarımız “Susturma”, “Susturabilme” Sessizleştirme ve hissizleştirme konusunda adeta bilinmez bir yarış halindedirler. Yüksek NOT DÜŞÜRME endişesi çeken kitlenin bir bacağının üçgenle olan bağlantısı pek çok gayretli öğretmenimiz tarafından gerçekleşmektedir. Halbuki, M. Kemal Atatürk’ün “Öğretmenler, yeni nesil sizlerin eseri olacaktır” sözündeki övgüye muhatap olabilme yarışına herkesten önce sıraya girenler, maalesef not silahını doğrultanlar olmaktadır.

Kaskatı kasılıp kalmadan her ayın en başlarında maaş kuyruklarında; “24 Kasım” günü kasım kasım kasılmak da yeni neslin geldiği nokta açısından sanırım içsel bir itiraf gerektirecektir. Nice öğretmenimiz, yüzlerce canlarımızın, pırıl, pırıl beyinlerin NOT silahıyla Amaç ve Ufuk yarışından diskalifiye olmasına sebep olmuşlardır. Evrensel sorumluluk, kayıt sistemine Mevlaonline hattına alınan AHHHHHHH toplamı kapasiteli işlenmiştir. Ve bu üçgenin bir kanadı olmanın sorumluluğunun devam edeceğini ortaya koymaktadır. NOT boyutu, ÇIT boyutundan daha ağır bir vebaldir.

Üçgenin üçüncü kenarı da NET kenarıdır. NET LER YÜKSELMELİ ilkesiyle şartlanmasına sokulmuştur. Net elde etme yarışında koşan evl_AT_larımızın önündeki çok NET SET(engel) lerden bir diğeri de  Koşuhanelerdir.

Evl_AT_larımızın bu koşuhaneye koşarak gitmelerinin altında yatan en önemli sebep olarak tespitim şudur ki: Yaklaşık olarak 8 yıl ilk öğretim, 4 yılda lise olarak toplam 12 yıl boyunca önceleri “ÇIT çıkmayacak” ilerleyen yıllarda “NOT düşmeyecek” adındaki devam edegelen susturulmuşluklarının ve ezilmişliklerinin ergenlik hormonlarının da baskınlığı ile beraber yaşanamamış coşkularının ve potansiyellerinin ortaya çıkışını gören çoğu Ters_Hanecilerin sistemine takılmaktadırlar.

Dershaneler(KOŞUHANELER) (iyilerini istisna ederim ki) deneme imtihanlarının idmanlarıyla hazırlanıldığı ve Üniversite İmtihanlarının fır_sAt eşitliğinde çok net sATışların sergilendiği pazar yerleridir. Pazar olunca da pek çok ek yeni yeni pazarlarda koşuhanelerin etraflarında çöreklenmiş vaziyettedirler. Net konusunun üstünde duran pek çok değişik ATılımcı değil yATırımcı (yattığı yerden çok kazananlar) (fal haneler, çayhaneler, haneler babam haneler ) Net kârlarını Yatırdıkları bankaların şişkinliklerini de hortumlama esasları disipliniyle havalarını sürekli kontrol altında tutmaya devam etmektedirler.. Bu dönüşümsel projelerin Neeeeeeeet kârları pek çok TV ( Türbülans Vektörü) yönündeki kanallarda Çoooooooook NEEEEETTTTT kârlarını açıkça ilan edenleri de vardır. NET boyutu ise ÇIT ve NOT boyutunu dahi sırtında Taşıyacak kadar Ağır vebal taşıma kapasitesini her geçen yıl daha NET arttıracaktır.

Üç duvarlı bu üçgenin arasında kalan sessiz çoğunluğun adına ÖĞRENCİ hammaddesi denilmektedir. ÇIT çıkarmamalarının sağlandığı çok disipliner bir vaziyette ebeveyn basmakalıplarından çıkan  Öğrenciler daha işe Anaokulu ile adına eğitim şart denilen mesele ile start verilen kulvarda yaklaşık ortalama 18 yıl harcamaktadırlar. 18’lere veya 30’lu yıllara gelmeden irade ölümleri gerçekleşmiş yüzlerce yığın saklanamaz boyutlara ulaşmıştır. “evl_At” oldukları için “Topu at suna” Tut Ayşe sen de At”, “Ata bin in, Kamil Top oyna”  ile başlayan  A ve T harfine karşı esrarengiz bir hassasiyet kazanmaya başlamışlardır.

Pek çoğu ise okul sıralarında testlerde ve imtihanlarda kafadan AT maya erken yaşlarda başlayarak A ve T harfinin çekim alanına girdiklerini bile fark edemeden momentumu daha da hızlandırmışlardır. İlerleyen yıllarda ilkokullar da ki saf “At” bilinci hipodromlara kadar sürmeye devam etmektedir. Yetişkin yaşlara gelindiğinde bile hala kendilerini hemen Altılı ganyan odalarına ve lodalarına(loda:Saman yığını) AT maktadırlar. T harfinde ise sürekli bir Türbülans kendisini bu üç duvarlı (ÇIT, NOT, NET) üçgeni arasında daha da çok hissettirmektedir.

Hipodromlardan kendilerini uzak tutmayı başaran büyük bir kesim At kuyruklarının arasından dökülenlerin kokusunu beğenmedikleri için yemyeşil OT laklarda T harfi ile Türbülansa devam etmektedirler. Oradakiler ise Gooooooooooooooool sesine müptela olmuş durumdadırlar. Aslında Gooool diyebilme hevesi yine ilk okul sıralarındaki “At Topu at” deyimlerinin oluşturduğu Zihinsel izlerinde aranmalıdır. Gooooooool ve NET ilişkisi arasında da muhteşem bir bağ vardır. Lise üstü Mastır(Gizli Mecburiyet)Dershane günlerinde yeteri kadar NET elde edemeyen pek çok öğrenci isimli Üçgen mağdurları eğer Goooool diyemiyorlarsa NetCAFElerde Goooooogle demeye başlamaktadırlar.

Yaho ne arar durursunuz diyen bazı NET durumlar karşısında bile Öğrenci isimli bu Üçgenin mağdurları Yaho ismine karşı bilinmeyen bir antipati (zıt sempati) geliştirdiklerinin farkında değillerdir. Nedenine gelince muhtemelen “ Niçin susmuyorsunuz Yahu” sözünü çoooook duyduklarından olduğunu sanırım biraz zor fark edeceklerdir.

Bütün bu devam eden süreçler başka süreçleri de tetiklemeye devam edecektir. Domino taşının eğilerek düşme zinciri zaruretine dönüşecektir. Yönü ise ÇIT, NOT, NET döngüsünde belirsizliğini koruyacaktır.

Bütün bu döngüler sonunda olan tüm olayları ve seyretmeye devam eden ülkenin yetkin ve de en etkin Ağzı olanları ise ÇITKIRILDIM ve NOT almaz bir vaziyette Kendilerini çok NET olarak AT ye ATmaya çalışmaktadırlar.

Hülasanın özüne, sözümüzün can alıcı saadetinin gözüne, yüreğimizin en korlu közünde pişen mananın eğilmeyen onurlu dimdik son sözüne gelecek olursak….

ÖSS ( Önümüz Sağımız Solumuz), YÖK (Yaşanan Ödleklik Katsayısının) AT( Ataletli Tesiriyle) İT (İtibar Terazimiz) Arasında her geçen gün ÇIT, NOT, NET duvarlarıyla örülü BEYHUDE SİSTEM ÜÇGENİ ‘nin   T (Türkiye) Markalı Türbülansı ÖĞRENCİ denilen Yığını daha çok içine çekmektedir. 

Her kelimenin tarifini elimizden geldiğince tarif etsek de “Öğrenci” kelimesinin tarifini de yapmamız gerekeceğini düşündük.

Ö_ ldürülen iradesinin

Ğ_arip yalnızlığına

R_azı bırakılan

E_zik ezik ezilen

N_ot ve Net çilesine

C_ıtını dahi çıkaramayan

İ_şlenmemiş inci tanesi

BERMUDA ŞEYTAN ÜÇGENİNDE ki sırların açıklığa kavuştuğu gibi eğer bir gün BEYHUDE SİSTEM ÜÇGENİ’ nde kaybolanların Ahhhhhhı sayın Oğuz DEMİR ‘in değindiği paralelliklere ve sayın Doç. Dr. Kemal Yeşilçimen, bahsettiği Koltuk, Araba, Asansör arasına sıkışmış azınlığa çarparsa eğer, bilinmesi gereken ise bu türbülans bir gün yön değiştirir de aynı hızın döngüsüne devam ederken

ÇIT : Ç_aresizliğe I_rakdeğildir (uzakdeğil)  T_utkularımız

NOT: N_erede O_luşmuşsak T_arihimizde

NET: N_asıl E_sir T_utacaksınız?

Sorusuna cevap verebilecek şekilde hazırlıklı olunmalıdır.

İsterseniz ÇIT ınızı çıkarmadan sessizce bu yazıyı okuyun NOT dahi tutmadan NET kâr edenleri rahatsız etmemek için  “BEYHUDE SİSTEM ÜÇGENİ” ‘nden korkmaya devam edin.

ÇIT çıkarmadan

NOT alalım, Unutmayalım

NET algılayalım

Net olarak

Not silahına

Çıt değil çatırtılar da mı çıkarmayalım……

Diyorsan

“Çuvaldızın ucu değdiğinde yumuşağıma

Aldırmadım ilk başta yaranın sıcağına

Kulak vermezsen dost yüreğin feryadına

Ahhhh dersin atlarsın düşman kucağına”

 

04:17 Ankara -Ayvalıda

İnsani Gelişim Hizmetkarı
Beyinantrenörü & Sevgipolog
Kemal Koçak 
Ankara - 02.06.2006
http://sufizmveinsan.com

kemalkocak6@hotmail.com
 

 


Üst Ana sayfa e-mail