Hacker: Çağımızın Korsanı

“Gözlerini bilgisayarın ekranına dikmişti, kaşları da çatıktı. Yüzündeki ifadeden kafasının içinde dolaşanları yakalayabilmek mümkündü. Elleri klavyeye kenetlenmiş, adeta yapışmıştı, tıpkı gözlerinin ekrana neredeyse yapıştığını söyleyebileceğimiz gibi. Etraf dağınıktı. Salata tabakları sehpa üzerinde kalmış, cips paketleri yarısı dolu, dağılmış, meyve kabukları da bu paketlerin üzerinde bırakılmıştı. Belli ki saatlerce sehpaya dokunulmamıştı. Müzik setinde şarkılar çalıyordu ama dinleyen olmadığı apaçıktı. Evin sıcaklığına pek özenilmemiş, ev soğumaya başlamıştı çoktan. Bunun farkında olacak ki üzerine aldığı bir battaniyeyle ısınmaya çalışıyordu.

Elleri klavye üzerinde bir orkestra şefi edasıyla gezinirken, arada bir heyecanlanıyordu sanki yeni bir buluş yapmış gibi. Kalbi daha hızlı çalışırken benliğinin esiri oluyordu. Sonunda gülerek koltuğuna geri yaslandı. Çatık kaşlı hali birden gitmiş, yerine gülen gözler gelmişti. Yüzünde, ancak başarılı olan insanların takındığı ifade vardı artık. Gülümseyen gözleri, karanlık odada bütün ışığı üzerine çekiyor, kendine yiyecek almak için içeriye, buzdolabına gidiyordu. Ama bilgisayarın ekranında açık olan programın diğer ucunda, yarın güne üzgün olarak başlayacak, yaşamına illegal olarak müdahale edilmiş insanların olduğunu söylemek şu an için doğru görünüyordu.

Sesi giderek yaklaşmakta olan polis sirenleri şu an onun için hiçbir şey ifade etmiyordu. Fakat birkaç dakika ötede “hayatının bir dönüm noktası” onu bekliyordu.

Eskiden korsanların nasıl olduğunu ben şahsen filmlerden öğreniyorum. Elimde başka done yok. Bu konuyu hiç araştırmadım. Ama filmleri göz önüne alarak, bu korsanların gemilerde, ellerinde kılıç, silah savaşlardan doğan yaralanmalardan oluşan vücut yaraları, kaybedilmiş vücut azaları, küfürlü konuşmalar, temizlikten ve terbiyeden yoksun, vahşi, açgözlü diye anlatabiliriz. Fakat yukarıdaki betimleme bence günümüzün korsanını anlatıyor. Zira yakalanan korsanların... pardon hackerların konuşmalarında en dikkatimi çeken şeydir:

“Ben evden pek çıkmam, pek arkadaşım yoktur” cümleleri.

Bunlar biraz eski zaman korsanlarıyla tam tersi yapıdalar görüntü olarak. Yani nazik, sakin, konuşarak anlaşan, arkadaşı olmayan, dışarı çok çıkmayan yönleriyle hackerlar bunların tam tersi yöndeki sıfatlarla da korsanlar tanımlanabilir. Ama dikkât edilmesi gereken nokta benzenlikleridir. Zira başlıktan da bu anlam çıkıyor. Kötü fikirler kafasına geldiğinde bunları yapmayan insanların yapanlarla farklı durumda olduğunu söyleyebiliriz. Bu iki tipin de benzerliği kafalarındaki fikirlerdir. Her ikisi de bir şekilde insanlara zarar veriyorlar. Yakından yada uzaktan olması fark etmez. İnsanlar zarar görüyorlar.

Hackerlar ne düşünür, ne yapar, ne yer, ne içer bilemiyorum ama böyle bir durumla karşılaşan hackerların olduğunu da biliyoruz. Lâkin, dünyadaki hackerların “yakalanma  haberlerini” duyuyoruz. Bu insanların yaptığı işlerden yola çıkarak, büyük ihtimalle sosyal hayatla pek ilgilenmeyen, ilk başta zevk için aldığı bilgisayarı, bilişim aletlerini ve program bilgisini ve kendindeki kabiliyeti görerek, sonradan gene zevk amaçlı olarak başladığı ufak çaplı korsanlık maceralarını git gide ciddi bir eyleme dönüştürme noktasına geldiklerini söyleyebiliriz. Hangi bilgisayar kullanmayı bilmeyen insanın aklına; “ ben insanların bankalarına gönderdiği parayı, o daha frekans halinde havadayken şifresini çözeyim. Ve onu kendime yönlendireyim. ”  diye bir fikir gelir? Ayrıca gelse ne olur? Bu iş kabiliyet işi. Ve her isteyen eğitimle hacker olmaz. Zaten bunun kursu falan da yok.

Kaderin ufak bir cilvesiyle böyle durumda olan arkadaşlarınız olacak ve sizdeki yeteneği görüp sizi de yetiştirecek. Ben  bundan başka ihtimal düşünemiyorum. Tabi böyle bir durumla karşılaşan kişinin yaşantısı da önemli. İyi niyetli birinin bu işe bulaşıp, insanların paralarını çalmalarını düşünemezsiniz.

Hackerların İşleri:
Hackerlara bir isim takmak oldukça güç aslında. “Bilgisayar korsanı” veya “kod kırıcı” derseniz. Kısıtlamış olursunuz. Aslında tam ifade etmez ama insanların bu sıfatı kullanırken ifade ettikleri mana bakımından doğrudur diyebiliriz. İrdelersek; bu insanlara, yeni bir kelime ile “Bilişim Korsanı diyebiliriz”. Çünkü sadece bilgisayar kullanmıyor bu hackerlar. Her tür teknolojik aleti kullanabiliyorlar.

Genelde bu işe yani başlayanların, kendini ispatlamak, propaganda yapmak, kendini tatmin etmek gibi amaçları olur. Yaptıkları en önemli şey, çok iyi korunan sistemlere girmektir. Bu onlar için büyük bir sevinme vesilesidir. Bir de bunu “iş” olarak yapanlar vardır. Bu kimseler büyük oynarlar. Para, amaçları olan tek şeydir. Bazıları tek başına çalışır, bazıları grup oluşturur. Bu gruplar en tehlikelileridir. Ama korkmayın amaçları siz değilsiniz. Bu gruplar büyük ölçüde para için yaparlar bu işi ve büyük paralardadır gözleri. Bazıları da ahlakçı kesilirler. Çağdaş “Robin Hood” lardır onlar. Paraları toplayıp, hayır kurumlarına dağıtırlar ama sayıları az, belki de nesli tükenmektedir.

Bilişim Suçlarıyla Mücadele:
Emniyet Teşkilatında 1997 yılında Bilişim Suçları Bürosu kuruldu. 2001 yılında bu büronun adı İnternet ve Bilişim Suçları Şube Müdürlüğü olarak değiştirildi. Bu birimin dışında da diğer daire başkanlıkları altında Bilgi İşlem Şube müdürlükleri kuruldu. Bu daireler kendi görev alanlarına giren konularda bilişim suçları ile mücadele etmektedir. Ayrıca merkez teşkilatı içinde bir Bilgisayar Suçları ve Bilgi Güvenliği Kurulu ve Üst Kurul oluşturulmuştur.

2001 yılında Kaçakçılık ve Organize Suçlar Daire Başkanlığı ile Birleşmiş Milletler tarafından ortaklaşa kurulan TADOC (Turkish Academy Against Drug and Organised Crime) bünyesinde de Bilişim Suçları Araştırma Merkezi oluşturulmuştur. Bu merkez faaliyetlerini daha çok bu suçlar ile mücadelede, ilgili birimlere yön göstermek amacıyla akademik destek niteliğinde çalışmalar yapar. Bu merkezi yapılanmanın yanında büyük illerde de bilgi işlem büroları kurulmuş ve bu alanda karşılaşılan sorunlar ile ciddi anlamda mücadele etmeye başlamıştır.

Vatandaşlarımızın bazıları “tespit edilemez ki” düşüncesiyle kendilerine yapılan bu gibi saldırıları şikayet etmemektedir. Ama bu yanlıştır. Çünkü artık bu konuda ciddi oluşumlar vardır. Bu büroların olduğu illerde elektronik takip kadrosu vardır. Bu konuda polise başvurmaktan çekinilmemelidir.

Örnekler:
1- New York’ ta bir lokantada garson olarak çalışan bir dolandırıcının yaptığı ilginçtir. Bu hacker icraatını Forbes dergisinde yayınlanan bilgilerden yola çıkarak yapmıştır ve Amerikalı milyonerleri bir bir dolandırmıştır. Bakın bu örnek olsun; New York Polisinin bilgisayar biriminin desteğiyle ortaya çıkarılan soygunculuğun kurbanları şunlardır:

ABD'nin eski başkan adaylarından Ross Perot, ünlü talk-show'cu Oprah Winfrey, Oscar ödüllü ünlü yönetmen Steven Spielberg, CNN'in kurucusu Ted Turner, Microsoft'un iki numaralı adamı Paul Allen ve Martha Stewart.

Dolandırıcı bu işi yapmak için halk kütüphanesinin bilgisayarlarını ve çok fonksiyonlu bir cep telefonu kullanmıştır.

2- Bir diğer saldırı ise ünlü Love Bug virüsüdür. Filipinli bilgisayar öğrencisi Onel de Guzman'ın yarattığı virüs, inanılmaz bir hızla yayılarak, tüm uzmanları şaşkına çevirmiştir. Tahminlere göre, virüs, çıkışından 18 saat sonra, tüm dünyada 100 milyon bilgisayarı etkilemiştir. Bilgisayar sistemlerine ve şirketlere bu kadar büyük bir zarar veren virüsün yazarı Filipinler yasalarında böyle bir suç tanımlanmadığı için serbest kaldı. Filipinler bu olayın ardından siber suçlara yönelik dünyanın en kapsamlı yasalarını çıkardı.

Şimdi, bilgisayar kullanıcılarının önlemini çok iyi alması gerekmektedir diye bir cümle kursam buna kimse şaşırmaz. Bireysel kullanıcıların yapabilecekleri en iyi güvenlik, Antivirüs ve Firewall programları. Kurumsal şirketler ise daha profesyonel yardım almalılar. Bilgisayardaki elinizdeki herhangi bir belgeyi bir insanın görmesini istemiyorsanız, ve bilgisayarınızda da bunlardan varsa. Her ikisini de çok iyi saklamalısınız. Bu sadece sizin bildiğiniz bir yer olmalı. Bilgisayarınız gibi ulaşılabilecek bir yerde değil.

wolkan98@hotmail.com
İstanbul - 24.02.2004

http://gulizk.com


Üst Ana sayfa e-mail