2. Bölüm


Onun peygamberi , odur .. Yani : Kendisi , onun risaleti odur .. Yani : Elçisi odur . Yani , kendisi..
O , bir elçi gönderdi : Kendisinden.. Kendisiyle , kendisine..
Ne sebep , ne vasıta .. Bunlar yok.. Çıkar bunları aklından..
Elçiyi gönderen.. elçinin getirdikleri.. elçinin kendisi.. Ve elçinin geldiği kimse..
Bunların hepsi aynı varlıktır ; tek şeydir . Aralarında hiç bir fark , değişiklik ve ayrılık yoktur .
Bir beka vücudunun harflerini düşünün.. Bu onun varlığıdır ; vücududur .. Başka yok..
Onun gayrı için bir vücud düşünülemez.. Hatta yokluğu da ; yani : fenası da Hatta ne ismi , ne de müsemması düşünülebilir .
Sakın ha .. çok sakın ..
Bu manaları inkara kalkmayasın ; sonra.. yanarsın..
Çünkü delilimiz kesindir ; sağlamdır .
Çünkü Resulüllah S.A. efendimiz şöyle buyurdu :
"Bir kimse ki , nefsini bildi ; gerçekten Rabbını bilen o oldu .."
Çünkü Resulüllah S.A. efendimiz şöyle buyurdu :
"Rabbımı , Rabbım'la bildim.."
Ona , Allah-ü Taala salat ve selam eylesin..

***

Durum anlatıldığı gibi olunca : Düşün..
Sen nesin ?
Şüphesiz ; sen , sen değilsin..
Sen osun.. Ama sen , sen olaraktan değil..
O , bir giriş şekli ile sana dahil değildir . Ama, bir çıkış şekli ile de , senden hariç değildir .. Keza ; sen de onun haricinde değilsin .
Bu anlattığım mana ile : Senin mevcud olduğunu kasd etmiyorum.. Keza sıfatını da..
Şunu anlatmak istiyorum : sen hiç bir zaman var olmadın . Olman da mümkün değil..
Her şeyi bir yana at..
Hiç bir şeyle olma.. Hatta sen , sen olma.. Hele nefsinle hiç olma..
Onunla , yani : Hak'la da olma . Hatta , onda da olma . Onunla birlikte de olma..
Fakat , şunu da unutma ki : Sen ,ne bir fanisin; ne de bir mevcud.. Sen osun ; o da sen..
Bu arada şu manayı da anla : Allah-ü Taala alemlerden hiç birine muhtaç değildir ; ganidir..
Bunun böyle olması için ne bir illet lazım gelir; ne de bir sebep..

***

Şimdi.. Varlığını ki , anlatılan manada anladın.. Yani varlığına karşı bir irfan duygusuna sahib oldun : Şüphesiz varlık yönü ile Allah-ü Taala'yı anladın sayılır..
Yani : Ona karşı bir irfan duygusuna sahib oldun demektir .
Anlatılan bu mananın dışında her şey , boşuna sayılır .
Yani : Faydasız.. sıfır..

***

Bu manada , arif zatların pek çoğu : yüce Allah'a karşı marifet duygusunu , varlığın yokluğa geçişi ile hasıl olacağına kail oldular .
Yani : Marifet duygusunu fena haline izafe ettiler ..
Sonra .. Fena dan da geçtiler ; fenanın , yani Yokluğun da ötesinde aradılar ..
Kanaatları buydu ..
Halbuki bu duygu ; açıktan bir yanlıştır ve bir yanılmadır .
Sebebine gelince : Allah'a karşı marifet duygusu ;ne varlığın fenasına ,ne de bu fenanın da fenaya varmasına bağlıdır .
Yani : Ne Mevcud varlığın yok olmasına , ne de bu yok olmanın da yok olmasına bağlıdır..
Hiç bir zaman irfan duygusu ; anlatılan hallerle elde edilemez .
O şey ki , hiç bir şey değildir ; ona bir vücud , yani varlık verilemez ..
Sonra.. o şey ki varlıktan yana bir nasibi yoktur ; onun için de bir fena hali olamaz..
Ancak fena hali ; bu varlığın isbatından sonra gelebilir . Ki , fenaya müncer olacak bu varlık, bir yönüyle mevhumdur..
Şimdi kendine gelmek zamanıdır .
Sen ki : kendini ne bir varlığa sahip , ne de bir fena haline varacak biri bildin.. Ve bu manada bir marifet duygusuna sahip oldun.. İşte o zaman : Yüce Allah'ı gerçekten anladın sayılır..
Yani : Marifet sahibi oldun ; demektir..
Bu mananın dışında bir şey ummak boşunadır..

***

Şimdi.. Marifeti , yani : Allah-u Taala'ya karşı irfan sahibi olmayı vücudun yokluğa gitmesinde beklemek üzerine bir sözümüz var..
Keza , fenanın da fena bulması üzerine..
Kısaca diyelim : Bu , şirkin ; yani ; Hak varlığa ortaklığın bir isbatıdır..
Yani : Arada bir yabancı varlığı kabul etmektir..
Halbuki : Resulüllah S.A. efendimiz :
"Bir kimse ki , nefsini bildi ; gerçekten Rabbını bilen o oldu .."
Buyurdu.. Ki , bu manadaki inceliği anlamak gerek..

***

Bu arada hiç bir yabancı görmemek gerek.. Zira , bir yabancının isbatı neticede onun yok edilmesini güçleştirir..
Sebebine gelince :
"Bir şeyin sübutu gerekmeyince onun fenası da gerekmez."
Kaidesi esastır..
Bu durumda sana düşen odur ki : Ne bir şeyi yok göresin ; ne de var..

***

Senin bu mevhum varlığın bir şey olma , vasfına dahi haiz değildir..
Madem ki , o varlığın böyledir ; yani : Bir şey değildir ; o halde o : hiç bir şeye izafe edilemez.. Yani : Bağlanamaz.. Ne bir faniye ; ne de bir faninin gayrına.. Ne mevcuda ; ne de maduma..
Yani : Ne varlığa .. ne de yokluğa .
İşte.. Resulüllah S.A. efendimiz gerçekten de bu manaya işaret etmektedir .

<devam edecek>

http://sufizmveinsan.com
19.
05.2002

 


Üst Ana sayfa e-mail